Öykü yüzyıllar önce gözlemlenen bir olayı nakletmektedir:
Bir keşiş araştırmak yapmak için bir köye gitmişti. Önce o köyün mezarlığına girdi. Çünkü, kültürlerin yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordu. Gözleri birden mezar taşlarının üzerindeki rakamlara takıldı. Mezar taşlarında 5867, 900, 20003, 4293, 8, 193 örneği birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardı. Uzun uzun düşündü, fakat bu rakamların anlamını çözemedi.
Köyün en bilge kişisine gitti, ona sordu:
“Nedir bu rakamlar Tanrı aşkına?
Bu rakamların gösterdikleri ay mıdır, yıl mıdır, saat midir?”
Bilge kişi gülümseyerek yanıtladı:
“Bizler bebeklerimiz doğduğu zaman bellerine bir iğ bağlarız,” dedi.
“Yaşamı boyunca her güldüğü an , o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise, bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezar taşına yazarız.”
Bilge kişi, karşısındaki keşişin birşey anlamdığını görünce açıklamasını sürdürdü. ” Böylece onun ne kadar yaşamış olduğunu anlarız.”
Kaynak: Nevin Gültunca Tulgar, Kendi Kutup Yıldızını Bul.