You start dying slowly

quotefancy-30827-3840x2160

You start dying slowly

If you do not travel,

If you do not read,

If you do not listen to the sounds of life,

If you do not appreciate yourself.

 

You start dying slowly

When you kill your self-esteem;

When you do not let others help you.

 

You start dying slowly

If you become a slave of your habits,

Walking everyday on the same paths…

If you do not change your routine,

If you do not wear different colours

Or you do not speak to those you don’t know.

 

You start dying slowly

If you avoid to feel passion

And their turbulent emotions;

Those which make your eyes glisten

And your heart beat fast.

 

You start dying slowly

If you do not change your life when you are not satisfied with your job, or with your love,

If you do not risk what is safe for the uncertain,

If you do not go after a dream,

If you do not allow yourself,

At least once in your lifetime,

To run away from sensible advice…

 

Pablo Neruda

Share

Uçurumda Açan

 

Aşktın sen, kokundan bildim seni,

Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu

Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin,

Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku.

 

 

Akıl almaz işleri şu zambakgillerin,

Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin,

Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti,

Baksan uçtan uca Çin Seddi’ni görebilirdin.

 

 

Yanındaki adam mutlaka kardeşindir,

İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir.

Aşktın sen, gidişinden bildim seni,

Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir?

 

Birbirinizi kucaklarken, neye yarar

Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgilileri?

Diyorum çoğunca evli kadınlar

Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar.

 

Bilir misin acaba ne demiş tilki?

Kişi bir anda nasıl çarpılıverir

Kuliste yarasını saran bir soytarı gibi,

Giderek nasıl anlaşılmaz olur sözleri..

 

Ömer ki gölü balığı için değil,

Kamışı için vergilendirdi.

Ama değnek vurulurken zavallı uğruya

Yüzüne ve neresine değmesin derdi?

 

Selam size büyük durumlar, doruk anlar!

Dağ görgüsü kazanır, Ağrı’yı bir kez görse de kişi.

Marmara’dan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği,

Okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar.

 

Belki de biraz geç rastladım sana,

Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza,

1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi?

Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa?

 

Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu,

Ağır uykusu aldatılmış olanın

Ve aldatanın delik deşik uykusu.

Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin..

 

Divan, Nazım Hikmet, İkinci Yeni,

Kaç gündür adını düşünüyorum.

Ne demiş uçurumda açan çiçek?

Yurdumsun ey uçurum!

 

Cemal Süreya

( 1931 – 1990 )

 

Share

Speak

Susmanın altın olduğu bir ülkede büyümüş insanlar için sanırım birileri artır konuşun demeli. İsveç şair Helga Henschen’ın Olaf Palme ardından yazdığı bu şiiri Türkçe yeniden yazılmış haliyle dinlemiş olabilirsiniz.  Ben İngilizcesini daha sevmişimdir.

 

speak
you who still have lips
speak
speak to the neighbors in the hallway
speak to people in the street
and in the subway

those, who still have ears
will hear

write words on paper
on walls and on banners
carry the words through the city
high above your heads
so everyone can see
distribute leaflets
about freedom resistance peace
solidarity and human dignity

let the words fly like swallows
to faraway lands
guided by the stars
like doves of hope
to our sisters and brothers
in the prisons of the world
those who could not be silent

speak
you who still have lips

words can become suns
words can become rivers
words can open gates
and build bridges
words can overthrow tyrants
if enough of us
arm ourselves with words

speak speak
it is our duty
to those who spoke
while they still
had lips

 

 

Türkçesi

 

Ne umutlarımız ne düşlerimiz vardı!..
İnsanca pek insanca…
Ben bir umudun ardına takılıp, savruldum…
Yaşamımı değil, ömrümü değil, tüm geleceği
Paylaşma, düşlerimin ardında savruldum…
Rüzgar değil…
Konuş… Konuş… Konuş… Dudakların varken daha!
Sözcükler güneş!
Sözcükler ırmak olur.
Kapılar açılır sözcüklerle köprüler kurulur…
Silah gibi kuşanınca;
Çoğaltan sözcükleri
Sonu gelir zalimlerin!
Konuş… Konuş… Konuş…
Dudakların varken daha!
Bil ki borcundur konuşmak…
Sana konuşmuş olanlara…
Umarım anlıyorsundur beni…
‘Umarım’
Sevgisiz bir yaşam gülleri solmuş güneş, güneş görmeyen
bir bahçe gibidir…

Helga Henschen

Share