Şehir ya da Kent

Her dellendiğimde bu ülkeden gitmek lazım derim. Biz ne isek, ülkede o değil mi? Bütün hatalarımızla ve yanlışlarımızla bir bütünü oluşturmuyor muyuz? Gitme gelme krizlerinin yükseldiği anlarda Hrant’ın Ruhumun Güvercin tedirginliği yazısında dediği gibi
“Duyarak çileyi, yaşayarak ızdırabı…
Öylesi bir serzenişle işte, terk edecektik yurdumuzu. Ve gidecektik yüreğimizin değil, ama ayaklarımızın götürdüğü yere… Her neresiyse.
Ürkek ve özgür ”

Ya da Kavafis gibi diyecektik…

“Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim,” dedin,
“bundan daha iyi başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim ülkede.”

Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

Konstantin Kavafis

Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.