petal © by Zanastardust

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uzakdoğu’da bir okul, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün okulun kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanıyordu. O yüzden kapıda herhangi bir çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerideki bilge, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaya başladı. Gelen yabancı, okula girmek ve burada kalmak istiyordu. Bilge bir süre sonra kayboldu. Sonra elinde suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni arayıcıyı kabul kabul edemiyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki bilge saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye buyur etti. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.