Yeni yılın göz dolduranları

Geçen yıl aldığım bir çok ürün oldu. Genelde aldıklarımı sitemde yazmıyorum. Maddenin ve kapitalin öne geçmesine karşıyım. Hatta uzunca bir süre dolmak kalemleri de incelemek yaklaşımına da karşı çıktım. İnsanlara tanıtmaktan ziyade tahrik ve teşvik ettiğini düşündüm. Ancak Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız ve ürünleri satan firmaların size karşı saygısı yoksa; ya da saygısızlık niyeti olmasa bile alıcılarına karşı ilgisiz kalıyorsa işte o zaman var olan kısıtlı bütçenizle en doğru tespiti yapmak gerektiğini düşünüyorum. Benim biraz sonra bahsedeceğim ürünlerden maddi bir menfaatim yok ve sadece insanların aldıkları ürünü tanımaları için yapıyorum.

Daha öncede yazdığım gibi Graf von Faber firmasına teşekkür borçluyum. Uzun zamandan beri sahip olduğum ve kullandığım Graf von Faber dolmakalemin çantamdan çıkarırken alt kısmının ayrıldığını farkettim. Ne kadar nezaketle kullandığım ve gözüm gibi koruduğum kalemim için çok üzüldüm.


Hemen ne yapmam gerektiğini düşündüm. Dolmakaleminiz bozulduysa iki seçeneğiniz var. Ya aldığınız kırtasiyeye götürüp onların tamir işlerini kovalamasını bekleyeceksiniz ya da kendiniz dolmakalemi getiren firmanın merkeziyle iletişime geçerek tamir edilmesini sağlayacaksınız. Türkiye’ye Graf von Faber’in bütün ürünlerini Adel Kalemcilik getiriyor. Hemen firmayı aradım. Çok hızlı bir şekilde geri döndüler. Kalemi kendilerine göndermemi gerekirse Almanya’ya gönderebileceklerini söylediler. Adel Kalemcilik kendilerine Yurtiçi Kargo ile ücretsiz kalemimi gönderebileceğimi söyledi. Ancak Yurtiçi Kargo bilgisayarında ödemeli kargoları almadığı belirtildiği için kargo ücretini ödemek zorunda kaldım. Ertesi gün Adel Kalemcilik kalemimi gönderdiğini belirten bir mesaj gönderdiler. Kalemim ellerinde olan aynı gövde ile değiştirilerek bana ücretsiz olarak gönderildi. Kargomu açtığımda ben göndermediğim halde orjinal kutusuna yerleştirildiğini gördüm. Çok sevdim ve bu kaleme sahip olduğuma mutlu oldum. Graf von Faber dolma kalemlerinin ömür boyu garantili olduğunu söylemeliyim. Gönül rahatlığıyla kalemlerinden alabileceğimi ve Adel Kalemciliğin gereğini yapacağından emin oldum.

İkinci ürün de Kata çantaları

Kata gerçekten dizayn ve malzemenin birleşiminden güzel çantalar üreten firmalardan birisidir. Kalem dışındaki diğer hastalığımın da çanta konusunda olduğunu ifade etmeliyim. İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız, Amazon ormanlarından gezmekten çok farkı olmadığını belirteyim. Ben yanımda bilgisayarını, fotoğraf makinasını, kalem ve defterlerini taşıyan bir insanım. Bütün bunları güvenli bir şekilde taşımama yardım edecek bir çantaya ihtiyacım vardı. Uzun araştırmalar sonucunda hem hafif hem de kullanışlı çanta adayları arasından KATA’nın Light DR 467 modelini seçtim. Her gün iki yaka arasında mekik dokuyan birisi olarak bu modeli satın aldım. İki aylık bir kullanım sonrasında çantanın iki taşıma bantını daha rahat taşıma amacıyla birbirine bağlayan klips koptu. Büyük ümitlerle aldığım çantanın bu kadar kısa sürede beni yolda bırakması canımı sıkmadı desem yalan olur. Hemen KATA müşteri hizmetlerine yazdım. Benden problemin resmini ve çantanın üretim numarası dahil farklı bilgileri istediler. Kısa sürede fotoğraflarla gönderdim. Hemen bana cevap yazarak, bilaücret çantamın yenisiyle değiştirileceğini söylediler. Türkiye’deki distribütörleri biraz nazla da olsa beni arayıp çantayı adresime gönderdiler. Bu kadar nazik oldukları için kendilerine burada teşekkürü borç biliyorum.

null

Kış günlerinde ayakların üşümesi kadar hiç bir şeyin insanı yıkmayacağını bilen bilir. Ne demiş atalarımız ayağını sıcak tut, başını serin..Ben uzun süreden beri su geçirmez ve soğuk konusunda dayanıklı bir ayakkabı almayı planlıyordum. Hele de iş değişikliğim nedeniyle toplu taşıma araçlarını daha çok kullandığım için bu ayakkabı hayati öneme sahipti. Nereden geldiği bilinmez şekilde Yakupoğlu Deri Sanayii’nin ayakkabılarından almaya karar verdim. Firma Karaköy’de dükkan açmış ama bu botlar bittiği için raflara koyamamış. Neyse, isim yazdırıldı ve uzun bir bekleyişten sonra botlarımı aldım. Botların herşeyi dört dörtlük ancak vibram tabanın buzlu ortamlarda davranışı tabanın sertliği yüzünden beklenenin altında olduğunu farkettim. Bu konuda müşteri hizmetlerine yazdım ancak geri dönüş olmadı. Öte yandan Doğu’da hizmet veren askeri birliklerimizin bunu giydiğini düşününce bu problemin hareketlerini ne derece zorladığını düşünmek bile istemiyorum. Ancak vibram tabanların da farklı modelleri olduğunu bilmek isterseniz şuraya bir bakın.
Vibram tabanları suçlamak boyumu aşabilir ama ben burada kar lastiği yapan firmaların su tahliye şekillerinin taklit edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bütün bunlar benim öğrendiklerim… Kafası karışmış bir şekilde bu ürünleri alıp almamak konusunda düşünenlere biraz yardımcı olabildimse ne mutlu bana.

Share

Mavi Gök orda mı?

Abstract painting of nature

Bakıyorsunuz kuşlar
Hazır
Sokak lambaları yanık unutulmuş
Bir kadıköy vapuru hınca hınç insan
Çok geçmeyecek
Martılar beyhude turlar atacak
Kıyılar lağım konserve kutuları
Mısır koçanları

Sevgi aranabilir yine
Korkusuzca say koskoca kederlerini
Bir kuyu bulunabilir

Aklımdan çıkmıyorsun
Sen hala dizüstü
Bunca anıyı besleyerek
Sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
Mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
Görür gibi olarak açıp baktığımı
Bense şöyle diyorum:
Buradan bir acı kanamış boyuna

Kuşlar hazır
Öncü havalanmak üzre
Şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
O vapur hala hınca hınç
Kimbilir herbiri hangi dünyaya sağır
Çok geçmez aradan

Kadınlar kapı önlerinde
Ellerinde meşalelerle
Aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
Yorgun bir sarıyla ben de
Geçeceğim önlerinden

Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
Telefonlar yan hücrede çalışıyor
Bende kurşuni bir dere
Ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
Onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar
açılarak

Yapayaşlı bir rum kadın
Herşeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
Haydi koşayım diyorum belki dağılır
Koşuyorum
Sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar
Hayır daha sevgili daha sevimli değil
Ne başka bir gün ne başka bir zaman

Çok geçmeyecek aradan
Şöyle diyeceğim:
Bulutlar açmadı
Mavi gök orda mı

Cahit Zarifoğlu

Share

Bir kaleme sevdalanmak…

Beni tanıyanların kalemleri sevmekte ne var ki, senin kalemleri sevdiğini zaten biliyoruz dediğini duyar gibiyim. Burada bahsettiğim her hangi bir kalemi sevmek değil. Dolma kalemi sevmek.. Bütün dolma kalemler bakım, ilgi ve nezaket isterler. Göstereceğiniz hürmeti fazlasıyla göreceksiniz. Böyle bir sevdaya girmek için neler yapmalıyız?

With a period or without?

1-Hediyesi: Dolma kalemler bu günlerde epey revaçta olduğu için 10 TL’ye de dolma kalem bulabilirsiniz, 10.000 TL’ye de… Bence ilk dolma kaleminizi alırken bütçenizi zorlamayacak bir tanesini tercih edin. Gözden çıkarılabilir bir kalem tercih ederseniz dolma kalemin ucu beklentinizi karşılamazsa ucu ehlileştirirken çıkabilecek problemlere üzülmezsiniz.

2-Dolma kalemin ab-ı hayatı: Mürekkepler bence dolma kalemin nasıl yazdığını belirleyen unsurudur. Mürekkep işin en kirli paslı taraflarından birisidir. Burada iki tercihiniz var. Tercihinizi satın aldığınız dolmakalem de belirlemektir. Eğer Pelikan tarzı bir piston dolumlu olanından alırsanız, mürekkep şisesi alıp onunla doldurmaktan başka şansınız yoktur. Kartuşlarla çalışan dolmakalemlerden satın alırsanız da aksesuarlar yardımıyla yine mürekkep doldurabilirsiniz. Mürekkep dolmakalemin önemli bir parçası çünkü mürekkep katı bir malzemenin içinde akışgan olan tek sıvı. Mürekkep damlar, sıçrar, akar, lekeler, kurur.. Mürekkebin dolmakalem içinde kalması için çantanıza, ceketinize ve kaleminize nazik davranacaksınız.. Eğer mürekkep naz edip akmazsa dolmakalemin ucu kağıdın üstünde defalarca halkalar çizecek ve sevgilisi mürekkebin yüzünü görmek için yalvaracaktır. Her sevda da bu kadar naz ve niyaz olur… Böyle dediğime bakmayın dolma kalemi sevebilirseniz bir süre sonra mürekkeplerin renkleri ile yazdıklarınız arasında ilişki kurmaya başlayacaksınız. Mürekkepleri zevklerinize göre kategorilere ayıracaksınız. Onları koklayacak ve kağıdın üzerinde nasıl durduklarına bakacaksınız. Benim onlarca mürekkebi çeşidi olan dostlarım var.

3-Bakımı: Dolma kalemler ilgi ister. Kurşun ve tükenmez kalem gibi alıp unutamazsınız. Türkiye’de dededen kalma unutulmuş bir çok dolma kalem bulabilirsiniz. Kendi aldığınız veya miras kalan kaleminizi herşey normal gözükse bile belli aralıklarla yıkayıp, mürekkebini temizlemeniz gerekir. Zaman zaman kalemin içindeki mürekkep sıcak-soğuk değişimden ötürü kapak kısmında terlemeler yapar. Küçük bir kulak çubuğu yardımıyla kapağın içini de temizleyebilirsiniz. Dolma kalemler için en uygun temizleme yöntemi musluk suyunun içinde bekletmek olabilir. Ancak belediyelerin suya ilave ettiği klor’un kaleminize (az da olsa) zarar verme ihtimaline binaen kaynak suyu da kullanabilirsiniz. Bütün bunlar bittiğinde artık tek yapmanız gereken şu yazıyı okuyarak kullanmaya başlamaktır. Her aşk meşk gerektirir…

Share