Here it is…

Bence şarkısını da dinleyin..Çok güzel.. Leonard Cohen  tabii ki..

Here is your crown
And your seal and rings;
And here is your love
For all things.

Here is your cart,
And your cardboard and piss;
And here is your love
For all of this.

May everyone live,
And may everyone die.
Hello, my love,
And my love, Goodbye.

Here is your wine,
And your drunken fall;
And here is your love.
Your love for it all.

Here is your sickness.
Your bed and your pan;
And here is your love
For the woman, the man.

May everyone live,
And may everyone die.
Hello, my love,
And, my love, Goodbye.

And here is the night,
The night has begun;
And here is your death
In the heart of your son.

And here is the dawn,
(Until death do us part);
And here is your death,
In your daughter’s heart.

May everyone live,
And may everyone die.
Hello, my love,
And, my love, Goodbye.

And here you are hurried,
And here you are gone;
And here is the love,
That it’s all built upon.

Here is your cross,
Your nails and your hill;
And here is your love,
That lists where it will

May everyone live,
And may everyone die.
Hello, my love,
And my love, Goodbye.

Share

Kokular ah kokular..

İnsanin dokunma hissi ne kadar önemliyse koku alma kabiliyetimizde o kadar önemlidir. Dün bahçedeki lavantanın çiçeklerini elimle bir hamlede sıyırdım. Lavanta kokusu birden etrafımda kalkan oldu. Beni yaşadığım andan alıp götürdü. İsimle ateş arasında tütsü hikayesinin peşinden kokarken de aşık olmuştum. Parfüm filminde mandalina satan kızı nasıl kokladığını hep hatırlamışımdır.İnsanların kokularından muhteşem parfüm yapmasını imrenerek izlemiştim. Anthony Hopkins-Hannibal filminde Roma’da kendine özel parfüm yaptırmasını da kıskanmıştım.

Hem kendime özel parfümler yapmak istemişimdir.

Neyse koku bitmez..Bu arada muhteşem parfümlü mürekkepler var. Ama bu başka fasılın kokusu….

Ece Temelkuran bir yazısını şöyle bitimiş:

Kokuların kardeşliği

Ev ile yol arasındaki çatışmada geçer hayat; macera ile huzur arasında, kapıdan geçenin ardından gitmek ile evin içinde duranla durmak arasında… Sonra gün geliyor, bir kişi çıkıyor ortaya. Hem yolun hem evin oluyor; hem maceran hem huzurun, kapıdan geçenin ve evde duranın oluyor. Evin içinde bir soluk, yastıkta bir iz, kendi kokuna karışmış bir koku, yanında durunca farkına bile varmadan elini tuttuğun biri oluyor. Evin içinde, hiç de ‘şiirsel’ olmayan bir anda odadan odaya geçişini seviyorsun misal, onu bilişini seviyorsun, bilinmeyi… Kokun kokusuna kardeş oluyor ve gün içinde ne olursa ona anlatmayı geçiriyorsun kafandan daha olurken, her ne oluyorsa. Sonra, günün sonunda onunla kalıyorsun. Gitmiyorsun. Aşk mı bu şimdi? Sevgi mi? Alışmak mı? Artık onu da pek önemsemiyorsun…

Share

Denizler içinde denizi bilmezler

İnsanlar ve hayatın anlamını sorgularken aklıma Hayali’nin bu gazeli geldi:


Cihan-ârâ cihan içindedir, arayı bilmezler,
Ol mâhiler ki derya içredir, deryayı bilmezler.
Harabad ehline dûzah azabın anma ey zâhid
Ki bunlar ibn-i vakt oldu, gamı feryadı bilmezler.
Şafak-gün kan içinde dağını seyretse âşıklar
Güneşde zerre görmezler, felekde ayı bilmezler.
Hamîde katlerine rişte-i eski takup bunlar
Atarlar tîr-i maksûdı, nedendür yayı bilmezler.
Hayalî, fakr şalına çekenler cism-i uryânı
Anunla fahr ederler, atlas u dîbâyı bilmezler.

Anlamayanlar için kolaylaştırılmış hali:

Dünyayı süsleyen Dünya içindedir ,
ama (insanlar onu) aramasını bilmezler.
Balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler. .
Harabad ehline (meyhaneyi mesken tutanlara)
cehennem azabından (gelecekten) söz etme ey ham sofu,
bunlar vaktin oğlu oldular, gamı feryadı bilmezler.
Aşıklar şafak gibi kızıl yaralarını seyretse,
gökyüzünde güneşi zerre kadar görmezler, ayı farketmezler.
Bükülmüş boylarına gözyaşı ipliğini takıp istek okunu
hedeflerine atarlar da, yayın neden yapıldığını bilmezler.
Hayalî, çıplak vücutlarına yoksulluk şalını çekenler,
bununla övünürler de atlas ve dibayı bilmezler.

Share