Şeb’i Aruz

İzliyor musunuz bilmiyorum ama CNBC-E’de Six Feet Under diye bir dizi var. Başrol oyuncularından birisi öldü ve kefenle doğaya gömülmek istedi. Amerika’da genel temayül tabut içinde mezarlığa gömülmek şeklindedir.

Gömülürken okunmasını istediği şiir Mevlana’dan.

The Mystic Odes of Rumi

Our death is our wedding with eternity.

What is the secret? “God is One.”

The sunlight splits when entering the windows of the house.

This multiplicity exists in the cluster of grapes;

It is not in the juice made from the grapes.

For he who is living in the Light of God,

The death of the carnal soul is a blessing.

Regarding him, say neither bad nor good,

For he is gone beyond the good and the bad.

Fix your eyes on God and do not talk about what is invisible,

So that he may place another look in your eyes.

It is in the vision of the physical eyes

That no invisible or secret thing exists.

But when the eye is turned toward the Light of God

What thing could remain hidden under such a Light?

Although all lights emanate from the Divine Light

Don’t call all these lights “the Light of God”;

It is the eternal light which is the Light of God,

The ephemeral light is an attribute of the body and the flesh.

…Oh God who gives the grace of vision!

The bird of vision is flying towards You with the wings of desire.

Share

Çöl gecesi

Çöl sıcağında hayalin serinletiyorsa içimi

Poyrazlar taşıyorsa neşe dolu sesini

Yasemin buhurundaki duman sendin

Yaz gecesinin akşam sefaları bendim

Önceleri bir isimdin bir yoktun

Ademden var olandın

Bir ışık

Bir bakış

Bir soru

Bir itirazdın…

Sonra ateş oldun

Duman oldun

Ben kor oldum

Öncesinde gören gözlerimle ışığına boğuldum..

Ben kör oldum

Duyardım ama duymaz gibi yapardım

Uyardım ama uymaz gibi yapardım

Sarardım ama sarmaz gibi yapardım…

Ben ışığında kapıları gördüm

Yerin yedi kat altına açılanları değilse elbette

İsa’nın geçtiği gökteki yeri gördüm..

Orada nefesin bana ses verdi..

O gözyaşlarım bir katre ve bin zerre iken

Sen her damlada bir alem oldun..

O alemde okyanuslar vardı

Mavinin serininden yeşilin ferahına

Su kadar yalın ve yakın

Ben orada balıktım!

Senin olduğun damlayı arayan..

Sen buhar oldun buhur oldun

Ruhuma bir his saldın..

İremlerin gülleri kıskandı..

Gözlerim yine ıslandı…

Sen benim gözyaşımla ruhumu aldın

Ruhumda beni benden çaldın

Yine..

Yağmurun sahibi bereket

Taşları kum gibi delen kudret

Ateşe hükmeden ismet

Musa’yı Hızır’a düşüren kısmet

Düşümde…

Ben ayrı düştümde

Benden

Kendimden

Ben bütün nefsimden..

Ben sende kaldım.

İsmini aldım

Sesini aldım

Nefesine daldım

Kokunda kaldım

Elinin sıcaklığında

Terinin ıslaklığında

Bakışının yakıcılığında duruldum

Sesine tutuldum..

Ben.. ben… evet ben…

Senin gülüşünde tutuklandım..

Share

Derviş Kaşıkları…

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; “Sevginin sadece sözünü
edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” “Bakın göstereyim”
demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak
onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar
içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir
metre boyunda kaşıklar.
Ermiş; “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart
koymuş. “Peki” demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar
ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar
sofradan.

Bunun üzerine, “Şimdi…” demiş ermiş, “Sevgiyi gerçekten bilenleri
çağıralım yemeğe.” Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı
insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyrun” deyince her biri uzun
boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak
içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek
kalkmışlar sofradan.

“İşte” demiş ermiş, “Kim ki hayat sofrasında yalnız
kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini
düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz
şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her
zaman…”

Bu kıssayı gönderen dostuma binlerce kere teşekkürler..

Share