Çöl sıcağında hayalin serinletiyorsa içimi
Poyrazlar taşıyorsa neşe dolu sesini
Yasemin buhurundaki duman sendin
Yaz gecesinin akşam sefaları bendim
Önceleri bir isimdin bir yoktun
Ademden var olandın
Bir ışık
Bir bakış
Bir soru
Bir itirazdın…
Sonra ateş oldun
Duman oldun
Ben kor oldum
Öncesinde gören gözlerimle ışığına boğuldum..
Ben kör oldum
Duyardım ama duymaz gibi yapardım
Uyardım ama uymaz gibi yapardım
Sarardım ama sarmaz gibi yapardım…
Ben ışığında kapıları gördüm
Yerin yedi kat altına açılanları değilse elbette
İsa’nın geçtiği gökteki yeri gördüm..
Orada nefesin bana ses verdi..
O gözyaşlarım bir katre ve bin zerre iken
Sen her damlada bir alem oldun..
O alemde okyanuslar vardı
Mavinin serininden yeşilin ferahına
Su kadar yalın ve yakın
Ben orada balıktım!
Senin olduğun damlayı arayan..
Sen buhar oldun buhur oldun
Ruhuma bir his saldın..
İremlerin gülleri kıskandı..
Gözlerim yine ıslandı…
Sen benim gözyaşımla ruhumu aldın
Ruhumda beni benden çaldın
Yine..
Yağmurun sahibi bereket
Taşları kum gibi delen kudret
Ateşe hükmeden ismet
Musa’yı Hızır’a düşüren kısmet
Düşümde…
Ben ayrı düştümde
Benden
Kendimden
Ben bütün nefsimden..
Ben sende kaldım.
İsmini aldım
Sesini aldım
Nefesine daldım
Kokunda kaldım
Elinin sıcaklığında
Terinin ıslaklığında
Bakışının yakıcılığında duruldum
Sesine tutuldum..
Ben.. ben… evet ben…
Senin gülüşünde tutuklandım..