After The Storm

Bora bana bu grubu (Mumford & sons) tanıttı. Kim bu Bora diyenler için tek cümleyle kalabalıkların gürültüsünde kendi sessizlik mabedini inşa etmiş birisidir demekle yetineceğim.  Dinleyince geceye eşlik edecek kadar güzel olduğunu düşündüm. Muhteşem sözleri var..Klibini de izlemenizi tavsiye ederim.

And after the storm,
I run and run as the rains come
And I look up, I look up,
on my knees and out of luck,
I look up.

Night has always pushed up day
You must know life to see decay
But I won’t rot, I won’t rot
Not this mind and not this heart,
I won’t rot.

And I took you by the hand
And we stood tall,
And remembered our own land,
What we lived for.

And there will come a time, you’ll see, with no more tears.
And love will not break your heart, but dismiss your fears.
Get over your hill and see what you find there,
With grace in your heart and flowers in your hair.

And now I cling to what I knew
I saw exactly what was true
But oh no more.
That’s why I hold,
That’s why I hold with all I have.
That’s why I hold.

I will die alone and be left there.
Well I guess I’ll just go home,
Oh God knows where.
Because death is just so full and mine so small.
Well I’m scared of what’s behind and what’s before.

And there will come a time, you’ll see, with no more tears.
And love will not break your heart, but dismiss your fears.
Get over your hill and see what you find there,
With grace in your heart and flowers in your hair.

And there will come a time, you’ll see, with no more tears.
And love will not break your heart, but dismiss your fears.
Get over your hill and see what you find there,
With grace in your heart and flowers in your hair.

Share

Yaşamak Umrumdadır

Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah’ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını taşlıyor onun
onun için develer kesiyor halk
aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi
topraktan sıyrılıyor.

Ben
topraktan sıyrılıyorum
buğular
ve aşiret rüzgarları kanımda.
Arklardan gece vakti sular
kaç zaman ayaklarıma
yaslı bir selam gibi dokundu
kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün
dedim rahmet yağar ben yürürken
gece benim ardımda
taşıdım kara gençliğimi dağların damarında
hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya
beynimde hep manalı bir uçurum.

Benim hayranlığımdan inlerdi şehir
ben atlara ve uzaklar hayrandım
kendi ehramlarını bile tanımayan kadınlar
ansızın patlak verirdi baharda.
Dudaklarımda çürükler vardı
dağ çiçeklerinden ötürü.
Irmaklara salardım kendimi
ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya
bana hain sevgilimdi.

Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz
çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim
Yürüsem rahmet boşanacak.
ve sana bir karşılık vereceğim

Sana bir karşılık vereceğim
toprağı deşen boğuk sesimle
sana bir karşılık vereceğim
amansız kum fırtınası altında
sana bir karşılık vereceğim
birbiri üstüne yığılırken günler
ey taşan suların imkanı
ey taşan suların bekareti sana
bir karşılık vereceğim.

(1967)

İsmet Özel

Share

Bir şey söyleyeceğim başka bir şey anlaşılacak…

Şimdi  bilenler bir zahmet resmin üzerindeki yazıyı okusun… Ben şimdi İngiliz vatandaşı olmak istiyorum desem kesin birisi fi tarihinde önüme çıkarır:

– Bu gavur herif İngiliz olmak istemişti zaten! diye linç eylemine girişirler.

Yukarıdaki ve aşağıdaki resimler İngilizler’in yeni kullanmaya başlayacağı pasaportlarına ait. Lütfen bizim yeni kullanmaya başladığımız pasaportla karşılaştırmayın, moraliniz bozulabilir.

Kaynak

Share