Yaprağın Yolculuğu

Bir dere taşların arasında

Nazlı nazlı taşlara edalı

Berrak ama dalgın ve aklı karışık

Sağa kıvrılsa hırçın bir kaya yolunu keser

Sola meyletse çakıl taşları kafa tutar

Aşağıya özüne doğru akarken,

Yıllara kafa tutmuş koca bir çınar

Bütün yapraklarına hep bağlılık kafiyeleri,

dizermiş köklerinden gelen gidene

Uzun uzun dalları kafa tutarken gökyüzüne

Ve güneşe..

Bir hain yaprak, amansız ve zamansız,

Bir veda bile etmeden, selamsız ve sabahsız,

Koca çınarı terk etmiş, gitmiş ve gelememiş..

Yavaşca süzülmüş gökyüzünden toprağa doğru…

Bir sefere, bilinmeze ve gayibe gidermiş.

Hain bir rüzgar esmiş ve yavru yaprağı esir etmiş.

Çınar ağlar, yaprak çığlık atar ama su susarmış.

Yaprak salına salına suya değmiş..

İlk anda bir feryat etmiş ki ne yerde, ne de gökte kalmış

duymayan..

Su bir ana gibi kucağını açmış kimsesiz yaprağa

Sıcacık bir ev olmuş,

Fırtına’da bir saçak altı,

Sedir ormanında kış günü ışıklı bir pencere,

Yahut çölde bir vaha,

Yalnız ve kopmuşun ihtiyacı olan ne varsa olmuş işte öyle Su..

Yaprak arafta kalmış..

Ne Çınar’a dönebilmiş ama özlermiş,

Ne de Su’ya varabilmiş ama istermiş..

Su akar gider ve bir daha dönmezmiş..

Çınar’dan koptu bir kere asla çıkmak mümkün görünmezmiş..

Yaprak zenginliğine ve kimsesizliğine şaşmış,

Ağacı ve bıraktıklarını bir çırpıda aşmış,

Suya biraz tutuk ve yabancı bir yabanmersini gibi alışmış.

Su, yaprağı almış götürmüş başka diyarlara,

Sindirella hikayesinin geçtiği küçük ağaç kavuğuna,

Peter Pan’ın uçtuğu kıyılara

Çocukluk hikayelerinin mekan tuttuğu yerlere götürmüş yaprağı..

Su kimselere anlatmadığı sırlarıyla sırlamış,

Gelecek muştuları aktarmış gün doğmamış zamanlara

Gün doğmuş, Yağmur yağmış,

Taşlar set olmuş yoluna

Yaprak günün birinde kıvırcık saçlı bir bebek görmüş

Suyun içinde..

Boncuk gözleri varmış ama yüzü biraz burukmuş..

Sormuş nereden ve nasıl gelirsin diye.

Anlatmamış ne evini ne de yakın arkadaşı kızı.

Sabun kokulu patiskaları.

Lavanta kokan dolabını..

Sadece gözyaşı dökmüş..

Yaprak dinlemiş ve üzülmüş..

Geceler günleri kovalarken,

Su kıvrım kıvrım akarken,

Balıklar dost olurken

Bebeğe ve Yaprağa,

Su kıvrılmış ve görmüş..

Tadı farklı ve rengi farklı

Enginliği içinde saklı

Taşlara elveda derdi

Kumlara yeni bir yer verdi..

Su yatağında kumlara ulaştı

Tatlı su tuzlusuna bulaştı

Deniz kucağını açarken Suya

Yaprak bir dalga ile yükselmiş havaya

Bir kuş dalmış denize

Yaprağı almış gagasına ve götürmüş göklere…

Yaprak bir veda edememiş yeni yurdu denize

Kuş bir dala bırakmış yaprağı…

Yuvasını yapmak için kullanacağı

Yaprak tanımış kopup bıraktığı

Koca çınarı…

Bütün dalları ve dostlarını tanımış..

Üzülmüş ve yeniden dost olmuş .

Sevinçle kuşa teşekkür etmiş..

Yaprak yuva ararken yuva olmuş..

Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.