Yeni bir yıl geldi. Geçmiş yıl kimimize sevdiklerimizi, kimimize aşklarımızı, kimimize kahramanları kaybettirdi. Bir yıl yaşlandık… Bir 365 gün tükettik..
Kimi zaman ağladık..
Sevdiğimize, hüznümüze, neşemize, kızgınlıklarımıza…
Kişi zaman çığlıklar attık…
Başarımıza, Nefret ettiklerimize, hırçınlıklarmıza
Artık resimlerimiz daha solgun..
Hatıraları bir bir eridi zaman içinde…
Şimdi daha da pişmanım
Geçiremediğim zamanlara..
Keyif yapamadığım mekanlara
Paylaşamadığımız kahkahalara
Şöyle doya doya sarılamadığıma
Elini elime alıp okşayamadığıma..
Son günlerde çokca ‘keşke’ derken yakalıyorum kendimi..
Pişmanlık yoktu bizim sözlüğümüzde..
Nereden öğrendim bu yıl o kelimeyi…
Bu yıl barut her zamandan daha keskin kokuyordu.
Ağaç kan çiçekleri açar mıydı?
Gözyaşında kan olur muydu?
Korku gözle görülür mü?
Soğuk yakar mı?
Nefret çoktan büyütmüş çocuklarını..
Barış başı karlı dağlara bakıyor..
Merhamet gideli asır olmuş!
Ne çıkış ne de yol yokmuş.
Kardeş o boya değil kan..
Kan terlemiş toprak
Barut tozu toplamış yaprak
Bu yıl…
Acı kırağı olmuş yaraların üstüne..
Kin meyveya durmuş…
aşk ve merhamet bir varmış bir yokmuş…