Sinema salonlarının yolcuları

Alone in a Movie Theater © by Sarah_Ackerman

Kim Türkiye’ye gelen filmlerin isimlerini çeviriyor bilmiyorum. Ama çok merak ediyorum. Duyguların Rengi filminin orjinal ismi nedir sizce? The color of feelings ya da emotions başlıklarından birini tahmin edersiniz değil mi? Hayır, bilemediniz . Filmin orjinal ismi “The Help”. Tahmin edemediyseniz üzülmeyin bu isimleri çeviren muhtemelen bu işi yaparken bizim kullandığımız zihin akışını ve kafayı kullanmıyorlar.

The Help gerçekten güzel bir film.   Durun durun filmin içeriğini anlatmayacağım, en azından şimdilik. Ben epeyden beri sinema ve tiyatro adabına dair bir iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sinemaya mümkün olduğunca az gitmeye çalışıyorum. Yakın zamanlarda sinemaya gitmek yerine (eğer mümkünse ) evde seyretmeyi tercih ediyorum. Birincisi indirimli haliyle bile sinemalar çok pahalı. Alışveriş merkezlerindeki sinemaların indirimli bilet fiyatı 13-15 TL aralığında yer alıyor. Sinema salonlarına ulaşmak için ödediğiniz ulaşım parasını da dahil edince rakam hayli yükseğe çıkıyor. Türkiye’de insanlar niye sinemaya gitmiyor sorusunun cevaplarından biri olabilir sanıyorum. Seçtiğiniz filmin tarzına göre sinema salonunda sizi bekleyen izleyici profili değişkenlikler arzedebiliyor. Esasında bu değişim sizin salondaki film izleme sürecinizin nasıl gideceğinin de belirleyen unsurlardan birisidir.

Girdiğiniz film eğer animasyon ise kesin 5 yaş sınırında çocuklarıyla gelen anneler ve babalar göreceksiniz. Neden? Animasyon ise çocuklar içindir. Onların evlerinde çizgi film seyreder gibi bağıra çağıra izleme hakkı vardır. Bir boyları yetsin diye koltuklarına eklenen ilavelerin varlığını hatırlamalıyız. Eğer eğimsiz bir salondaysanız ayaktayken sizden küçük olan çocukların boyları film seyrederken uzar ve size filmi eziyet haline getirirler.  Kendimi bir an için çocuk düşmanı gibi hissettim. Bu problemin pratik çözümü gece geç  ve dublajsız seanslara gitmektir. Bu filmlerin bir üst kategorisinin izleyicisi de ergenlikten yavaş yavaş sıyrılan ama henüz bitirememiş gençlerin izlediği filmlerdir. Harry Poter ve Yeni Ay gibi… Bu filmlerde genç(cik)ler hem filmi seyreder hem de dikkat bozukluğu sebebiyle telefonlarıyla oynarlar. Bu filmlere gitmezden önce bilmezdim telefon ekranlarının bu kadar ışık yaydığını diyesim geldi. O ışık gözünüzü alır, sanki yanındaki arkadaşıyla birlikte mesaj gönderdiği yetmezmiş gibi bir de filmdeki yakışıklı oğlan veya güzel kız hakkında istişare yapılır. Gelen cevaba uzun uzun gülünür. Meğersem bizim bütün gençlerimizin ne önemli işleri varmış. Bu seanslar sırasında defalarca (uyarmama rağmen) telefonla konuşanlara da rast geldim. Hele de filmi sevmezlerde oflarmalar puflamalar… Sizin film zevkinizi uzun bir işkence sürecine çevirebilirler. Arkadaş grubuyla gelip aralarında konuşup diğer insanlar yok gibi davrananlar, kız ya da erkek arkadaşıyla gelip karanlık ortamı değerlendirmek isteyenler…Sinema keyfinizi kaçırabilirler. Sanırım her şey de olduğu gibi burada da saygı esas…Epey zaman önce Orhan Kural ve yanındaki bayanla birlikte aynı filmi izliyordu. Öyle gülüyordu ki, sesinden biz filmi takip edemiyorduk. Sigara düşmanı ve bir sürü konuda titizlenen o adam olduğunu inanamıştım. Sinema çekilmesinden izlenilmesine kadar bir kültür.. Karanlığın sizi ele geçirmesine izin verirken dikkatli olun.

Share

One thought on “Sinema salonlarının yolcuları”

  1. İzninle sinemaya gitmemek için bir kaç ek neden saymak istiyorum…
    Sinema salonlarında ses düzeni de artık kulaklıkla sağır olmuş gençliğe göre ayarlanıyor sanırım. O kulak zarı patlayan baslardan keyifle bir film izlemek ve replikleri anlamak mümkün olmuyor. Üç kuruş tasarruf edilecek diye çalıştırılmayan klimalar , filmin ortasında iki bilet daha satmak için salona girmesine izin verilen müşteriler (özellikle “seyirci” demiyorum!) de cabası!
    Ama bence asıl sorun artık evlerimizdeki televizyon ekranlarının sinemaların %90’ından daha büyük ve kaliteli oluşu! Yanlış anlaşılmasın, dev ekranlı bir televizyonumuz filan yok evde. Ortalama boyutlarda bir TV ekranı evin salonunda seyrettiğimiz uzaklıktan şu anda adına “sinema” denilen mekanlardan çok daha fazla keyif veriyor, hem de evinizin rahatlığında.
    Özetle, sinemanın keyfinin kalmaması aslında ortada sinema salonu kalmamasıyla çok ilgili diye düşünüyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.