Ah Sevgilim!

Hayatım boyunca bu kadar samimi ve içten, yürekten bir “sevgilim” hitabını hiç duymadım. Bütünüyle aşk dolu, kalanıyla acı dolu, diğer yarısıyla ayrılık ve hasret dolu bir sevgilim hitabını işitmedim. Rakel, Çutağım dediği sevgilisine yürekten hitap ederken beni ağlattı, hıçkırıklara boğdu ve inletti. Sesindeki ayakta durabilme gayretinin getirdiği dinginliği, ayrılık acısıyla tatlandırılmış canandan ayrılık hissini ve dikenli yollarını birlikte tükettikleri hayat yolundaki dostundan ayrı kalmanın yalnızlığını duyabildiniz mi bilmiyorum?

Sevgilim derken kalbinize kağıt yarası kadar kesin, küçük ve derin çizikler attığını hissettiniz mi? Ben yıkıldım! Ben yoruldum! Ben üzüldüm!

Ben Rakel sesinde İsa’sına ağlayan Meryem’in feryadını duydum. Ben Rakel’in sesinde Mecdelli Meryem’in ağlayışını duydum. Ben sesinde meleklerin İbrahim’e yakarışını duydum. Ben sesinde Hatice’yi kaybeden Muhammed’in özlemini duydum. Ben Rakel’in sesinde Musa’nın annesinin çaresizliğini duydum. Ben Rakel’in sesinde Yakup’un ağlamasını duydum. Ben sesinde Yusuf’un kuyudaki yalnızlığını duydum. Ben Rakel’in sesinde Eyüb’ün sabrını duydum. Ben sesinde Kızıldenizi’in Musa’ya yarılırken çağıldayışını duydum ve ben sesinde Leyla’yı, Şirin’i ve Züleyha’yı ve Şehrazat’ı duydum.

Siz ne duydunuz?

Çutağıma (Ermenice keman) eş olmak bana verildi. Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım.

Ben, çocuklarım, ailem ve sizler çok acılıyız. Bugün sessiz sevgi biraz olsun bize güç katıyor. Kederli bir sevinç yaşatıyor.

İncil’den Yuhanna 15/13’te, “Hiç kimsede, insanın dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur” der.

Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine, rahatsızlık, saygısızlık vermeden… Sloganlar, pankartlar açmadan, sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlikle büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır.

Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.

Ah kardeşlerim, onun doğruluğa olan sevgisi, şeffaflığa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü.

Diyorlar ki, o büyük bir adamdı. Size sorarım, “O büyük mü doğdu?” Hayır. O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi. O da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden. Fakat, yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı.

İnsan kendiliğinden büyük olmaz. İnsanı yaptıkları büyük yapar. O büyük oldu. Çünkü, büyük düşündü. Büyük söyledi. Bugün de buraya gelerek, hepiniz büyük düşündünüz. Sessizce büyük konuştunuz. Siz de büyüksünüz. Bugünle kalmayın, bu kadarla yetinmeyin.

O, bugün Türkiye’de milat yaptı. Sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, onunla yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar ve tabular yoktu. Kelamda dediği gibi yüreğinden taştı. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrant’ları severek, Hrant’lara inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş, karşındakini kendin gibi görerek, kendin gibi sayarak, kendin sayarak olur.

Ah kardeşlerim, Hisus’un (Hz. İsa) yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Gökten ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete.

Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. İnsanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan, bedenini yakılmaya teslim etmekten daha üstün olan, yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete. Orada gerçek sevgiyle bir arada ebedince yaşayacak. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen sevgi, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kin tutmayan sevgi, kardeşinin hakkını arayan sevgi, Mesih’te bulunan sevgi ve bize dökülmüş olan sevgi.

Ah sevgilim yazdıklarını, yaptıklarını, konuştuklarını kim unutabilir sevgilim? Hangi karanlık unutturabilir sevgilim? Olmuşları, olanları kim unutturabilir sevgilim? Korku unutturabilir mi sevgilim? Yaşam mı, zulüm mü? Dünyanın zevki, sefası mı sevgilim? Yoksa ölüm mü unutturacak sevgilim? Hayır hiçbir karanlık unutturamaz sevgilim.

Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Bunları yazabilmeyi Hisus’a borçluyum sevgilim. Onun da hakkını ona verelim sevgilim. Herkesin hakkını herkese geri verelim sevgilim.

Sevdiklerinden ayrıldın. Çocuklarından ayrıldın, torunlarından ayrıldın. Sizlerden ayrıldı. Kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın sevgilim.

Share

Aynadaki adamı anlamak

Bazen aynadaki adamı tanıyamıyorum. Gözlerinde farklı heyecanlar, yüzünde son zamanda gördüğüm belirli belirsiz ortaya çıkan heyecan dalgaları görülen bu adam da kim? Aynanın bir yanında daha durağan ve sukunet dolu bir insan varken, niye dalganır ki his dünyası bu garip adamın? Okudukları işlemez mi acaba aynanın öbür tarafına…Okuma yazması varsa bile kendini okumasını bilmediğini zannediyorum. Bir dostum kendini anlamak için niçin yaptığını düşünmelisin demişti..Sanırım düşünmek hoşuma gitmiyor; acıtıyor, yaralıyor ve üzüyor beni düşünmek.


Ayna olmasaydı eğer bir yanım düşünüyor diğer yarım düşünmüyor; bir yanım seviyor bir yanım üzülüyor, bir yarım acıyor bir yanım zonkluyor; bir yanım ümit ediyor diğer yanım karamsarlık denizinde boğuluyor, diyecektim. Ayna olmasaydı eğer sana sarılıp hummalı titremelerimle senin sıcaklığında ısınmak isteyecektim. Ayna olmasaydı eğer dizinde uyumak ve huzur bulmak isteyecektim. Aynadaki adam olmayınca ben var mıyım bilmiyorum. Bilmiyorum belki varım belki yokum!
Kafası karışık ve gözleri ümitle parlayan, anlamaya çalışan ama kararlı bir çocuk gibi, yolun sonunda orada seni bekliyor olacağım aynadaki adam!

Share

Yehuda Amihay ve Kudüs

Yehuda Amihay Türkiye’de ne kadar az biliniyorsa işte İsrail’de de o kadar çok bilinir. Kelimeleri parmaklarının ucunda usta bir zanaatkar edasıyla oynatır.

Dürüst ve vurucu şiirleriyle gerçeklerin bilindiği ancak ifade edilemediği Kudüs sokaklarını anlattığı şiiri aşağıda huzurlarınıza sunuyorum.

Kudüs (Yeruşalayim)

Eski Şehir’de bir çatı üstünde,

Gecikmiş öğle sonrası güneşinde,

Düşmanım olan bir kadının beyaz örtüsü,

Düşmanım olan bir adamın havlusu,

Alnındaki terlerini sildiği.

Eski Şehir’in semasında,

Bir uçurtma.

İpin diğer ucunda;

Bir çocuk var ama,

Göremiyorum

Duvar arkasında.

Biz bir sürü bayrak koyduk,

Onlar bir sürü bayrak koydular.

Biz mutlu olduklarını sanalım diye,

Onlar mutlu olduğumuzu sansınlar diye…

Share