Çöl Gülü

I dream of rain

I dream of gardens in the desert sand

I wake in vain

I dream of love as time runs through my hand

I dream of fire

Those dreams that tie two hearts that will never die

And near the flames

The shadows play in the shape of the mans desire

This desert rose

Whose shadow bears the secret promise

This desert flower

No sweet perfume that would torture you more than this

And now she turns

This way she moves in the logic of all my dreams

This fire burns

I realize that nothings as it seems

I dream of rain

I dream of gardens in the desert sand

I wake in vain

I dream of love as time runs through my hand

I dream of rain

I lift my gaze to empty skies above

I close my eyes

The rare perfume is the sweet intoxication of love

I dream of rain

I dream of gardens in the desert sand

I wake in vain

I dream of love as time runs through my hand

Sweet desert rose

Whose shadow bears the secret promise

This desert flower

No sweet perfume that would torture you more than this

Sweet desert rose

This memory of hidden hearts and souls

This desert flower

This rare perfurme is the sweet intoxication of love

Sting

Share

İlk cemre toprağa düştü.


Cemre toprağa değil sanki benim üzerime düştü. Kafamda bütün fikirler uçusuyor. Bakışım bulanık. Kimyam karışık bir haldeyim. Ne doğrudur, ne eğridir şu anda hükmetmek mümkün değil. Dualarım akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim üzerine. Kendime bakıp bu tufanı anlamaya çalışıyorum. Halbuki fırtına olmadan deniz sukunet ve suhulet bulur mu?

Gerilmeden boşalmak, ölmeden dirilmek, üzülmeden sevinmek, ağlamadan gülmek mümkün müdür?

Herşey insan için yok mu? Orada olan ve başımızdan geçmeyen belki bizim için ağır gelebilecek herşey orada bizim için yok mu?

Düştüm ama biliyorum kalkacağım. Ama kimbilir benim düşmüşlüğüm diğerinin kalkmış halinden daha iyidir. Bundan ötesi de var elbette, beni düşüren kaldırmasını da bilir elbette!

Share

Küçük bir ağaç merhametin elinde.

Bir ağaç olsaydım. Huzurlu bir bahçede küçük bir ağaç olsaydım. Öylece kendi başına büyüyen bir ağaç..Çok da şatafatlı olmasa da olur. Nazım’ın Anadolu’daki mezarının başına istediği gibi çınar filan da olmasam olur. Küçük , yeşil ve kokulu bir bergamut, turunç ya da limon ağacı olmaya razıyım. Benden ekşi bir limon ağacı olur sanırım.

Akdenizin poyrazında yanmaya ve melteminde serinlemeye alışmış bir küçük limon ağacı olayım. Rüzgarın koparıp getirdiği ve hiçte rızası var mı buralarda yaşamaya diye sorulmamış bir limon ağacı olayım. Bir vadide ya da bir bahçede kendime küçücükde olsa yer bulmuş olayım. Sisli ve puslu bir vadi olsun burası görülmeyeyim dikkat çekmeyeyim. Küçük limon ağacı alışmaya çalışırken yeni yerindeki garipliğine, rüzgar bir kadın eli gibi yumuşacık okşasa yapraklarımı… Bir merhametli konuşsa ve öpse beni her gün.. Burası senin yerin değil ama üzülme burada ben olurum güneşim dese sana.. Toprak senin vatanın ama gel ben seni yüreğime de diktim.. Hadi çiçek aç n’olur dese.. O da olmaz derseniz küçük bir zeytin ağacı olmaya da razıyım. Zeytindağı’nın mistik havasından kimbilir hangi ayazda uçmaya başlamış küçük zeytin tohumu olayım.

Akdeniz’in barut kokan, kan kokan, deniz kokan, kadın kokan, zeytin kokan, bergamut kokan sahillerinden Karadeniz kıyısında bir yerlere düşmüş bir zeytin olayım. Bir taşın bağrına saplanmış ve küçük bir toprak parçasında Karadenize bakmayan tarafında kayanın bir zeytin ağacı olsam.. Kaybedecek bir şeyi kalmayan bir ağaç gibi pervasız değil de.. Sanki orada yaşaması şart bir ağaç gibi tutunsam toprağa..

Rüzgara inat, dalgalara inat, Karadeniz’e inat tutunsam.

Limon ya da zeytin ağacı mı olmam lazım merhametin için..

Ben de yapraklarımı döktüm okşasana beni.. Ben de sarardım soldum öpsene beni….

Share