Ses(n)sizliğinde…

Karanlığımı ışıkla boğdum,

Endişelerimi kavuşmak ümidiyle,

Kabuslarımı hayalinin aydınlığında unuturken,

Sessizliği sesle öldürürken;

Ben sensizliği ne yapacağım?

Söyler misin fesleğen kokulum..

İşte o mumun aydınlattığı soluk ışıklı odada,

Dalga seslerine Poyraz’ın uğultusunu katık yaparken,

Tahta koltuğun gıcırtısına, sobadaki odunun çıtırsına

dalıp seni düşündüm…

Sende ben baharda yağmur sonrası

çıkan gökkuşağı gülüşünü,

Kız kulesi kadar nazlı duruşunu,

Üsküdar’da gün batımı kadar göz alıcı bakışını seviyorum.

Sende ben Hisar’da açan Erguvanlar gibi tazeleyen buseni,

Piyer Loti’de dolaşan kediler gibi içtenliğini,

Sokaktan alınmış bir kestane kadar sıcak sohbetini seviyorum.

Binbir gece masallarından alınmış bir hikaye kadar gizemli kelimelerine dalmayı,

Ellerinin arasında sıcak bir buz gibi eriyip kaybolmayı,

Nefesinle nefsimi yakmanı seviyorum.

Sende ben ümidi,

rüyalarımı,

geleceği,

gündüzleri,

geceleri,

cenneti,

cehennemi,

hatta araf’ı,

gün doğumunu,

gün batımını,

göz yaşını,

hüzünü,

kederi,

neşeyi,

insana ait olan herşeyi seviyorum.

Sende ben seni seviyorum, seni İstanbul kadar seviyorum….

Share

Kan Var Bütün Kelimelerin Altında / Cemal Süreya

Posta arabalarından söz et bana

Kan var bütün kelimelerin altında

Ezop’un şu lanetli dilinden söz et

Kan var bütün kelimelerin altında

Umulmadık birgün olabilir bugün

Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara

Bir çay söyle yağmurların kokusunda

Kan var bütün kelimelerin altında

İşte durup dururken şurda

Bir yelpaze gibi açıldı sesin

Güzün en gürültülü kanadında

Göğün en ince dalında

Kan var bütün kelimelerin altında

Umulmadık bir gün olabilir cumartesi

Çığlığındaki sessiz harfler

Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında

Ne güzel konuşur sokak satıcıları

Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar

Ve çiçekçi kızların göğüsleri

Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından

Kan var bütün kelimeleirin ardında

Yaprağını dökecek ağaç yok burda

Ama ışık sökebilir olanca renklerini

Sürekli işbaşındadır belleğin

Tanık şairler arasında

Oyuncu arkadaşlar arasında

Yolculuk bir kafiye arayabilir

Atının kuyruğundaki düğümde

Ölüm bir kafiye arayabilir

Ak gömleğinde

Yol bir kafiye arar ve bulur

Dönemeçlerin benzerliğinde

Kan var bütün kelimelerin altında

Bir gül al eline sözgelimi

Kan var bütün kelimelerin altında

Beş dakka tut bir aynanın önünde

Kan var bütün kelimelerin altında

Sonra kes o aynadan bir tutam

Beyaz bir tülbent içinde

Koy iç cebine

Bütün bir ömür kokar o ayna

Kan var bütün kelimelerin altında

İşte o kandır senin gülüşün

Sızmıştır hayatın derinlerine

Siyahtır orda kırmızıdır

Daldan dala atlar

Sever çocuklara anlatılan masalları

Ama iş savunmaya gelince

Yalnız alevi savurur

Ve güneşin solmaz çekirdeğini

Yalnız doruklarda

Umulmadık bir gün olabilir bugün

Kan var bütün kelimelerin altında

C. Süreyya

Share

Rabia Hatun ve Aşk

Nazım’ın Piraye’ye yazdığı mektuplarda çok sevdiği dörtlüklerden birisini, Rabia hatun isimli bir kadın söylemiş. Bence bu şiir Nazım’ın düşündüğünden öte ilahi aşk için yazılmış ama bu güzelliğini azaltmiyor. En sevdiği kısmı ise “Ben ta senin yanında, dahi hasretim sana” mısrasıdır.
Olsandı sen sema, olsandı sen hava

Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes.

Olsamdı ben mekan, olsandı sen zaman

Eflaki dolduran bir aşk olurdu bes

Bir kasedir alev dolu, gönlüm yana yana,

Ben ta senin yanında, dahi hasretim sana

Yaşlar dökende söndüremez ateşimi su,

Sunsan elinle kanımı, içsem kana kana.

Ben bu cevap vermek için Edip Cansever’in bir şiirini huzurlarınıza sunmak istiyorum:

Adsız bir çiçek

Rengini dünyaya ilk defa sunan

Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim

Sevgilim

Bana ´sen bir şairsin´ dediğin zaman.

Yalnız sana yazıyorum bu şiiri

İstersen bir şiir gibi okuma

Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu

Soğuklar başlayınca havalanıp

Millerce yol katettikten sonra

Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

Ve yazmış olacağım bir de

Her dönemde her çağda

Sevdanın kendine özgü diliyle.

Share