Kahve’nin hatırı

Yanko  dizayn sitesinde sadelikle dizayn edilmiş  kahve seremonisi seti gördüm. Her dizaynın içinde saklı bir zihniyet ve ruh vardır demişti, dostum.

Bu baştan sonra bir kahve töreni. Kahvenin kavurulmasından, öğütülmesine, ve demlenmesine kadar süren bir adımlar için yapılmış bir dizay bu.

Dizayn eden kişinin tarifi şöyle:

50 tane yeşil kahve çekirdeği alınır. 7 dakika kavurursanız orta düzeyde, 9 dakika kavurursanız iyi  kavrulmuş çekirdek elde edilir.

Çekirdekler soğutulur.

Sonra kavrulmuş kahve çekirdekleri çekilir.

Sonra kaynadığını hava kabarcıklarının çıkışından anladığımız suyun içine kahve ilave edilir. 4 dakika demlendikten sonra kahvemiz içmeye hazırdır. Afiyet olsun.

Dizaynı yapan Tom Metcalfe felsefesini şöyle özetliyor:

Benim felsefem sadeliğin zerafetini sergileyen güzel parçalar yaratmak. Bunların kullanıcıların uzun süre kullanabilecekleri değerler olmasını istedim…

Bunun üstüne tek söylenecek söz:

Ehl-i keyfin keyfini ne tazeler,

Taze elden pişmiş taze kahveler tazeler!

Share

Mecalsiz..

Arada kalmak hiç de hoşlanmadığım bir durum. Ama hayat hep getirir, beni ikilemin kucağına bırakıyor. Kıpırdayamıyorum. Nefes alamıyorum. Bağırmak istiyorum ama sesim çıkmıyor. İnsanın insana yaptığını, başka hiç bir varlık yapamaz. Altımıza aldığımızı eziyoruz.. İşkence ediyoruz. Şeytan’a ihtiyaç yok ki, biz varken. Huzursuzluk yaparken kötülüğün ateşine olanla gücümüzle üflüyoruz.

Ben bütün bu çaresizlik içinde daha da hırçınlaşıyorum. Kızgınlığım ve o içimdeki ifadesi mümkün olmayan kötü his saniye saniye artıyor. İçimdeki ışığı karartıyor. Gücüm tükeniyor. Gözlerim yanıyor ve yorgun düşüyorum. Bedenimin içindeki o yara yavaş yavaş kanamaya başlıyor. Taşıyor ve işte ruhumda berelendi.. Lazarus olmak gerek elin değmesi ve benim kırılmış, berelenmiş ve manada ölmüşlüğümün şifa bulması için. ..

Değer mi buna, onu da bilmiyorum. Hayat bir zımpara taşı olmuş ve bütün hülyalarımı törpülüyor. Sahte baharlara kanmış ve erken açmış badem dalı gibi ilk yağmurda teslim ettim bütün yarınlarımı…Dünlerim sizin olsun.. Bugünlerim sizin..İstemem merhamet etmeyin bana…Taşınız bile acıtmaz sizin…Tek ihtiyacım bu acının içinde bir damla gözyaşı…Müşfik kalbin aşk dolu ıslak busesi…Fersiz gözlerimin şulesi…Bir damla gözyaşı….Kalbim yoruluyor ve lezzet eziyet oldu…

Ben sazın gergin teliyim ama mızrap hızlı ve sert hareketlerle çarpıyor. Ne kadar kopmadan ses veririm bilmiyorum..Uyusam ve uyansam yeni bir ben bulsam…

Ağlayamıyorum dolayısıyla anlatamıyorum değil mi?

Share