Gülücüklere methiye

Bir hocam şöyle demişti:

Öfke tatlıdır baldan,

Ahmak’ı düşürür daldan.

Her sabah bir şeylere kızgın kalkıyoruz. Uykumuzu almıyoruz belki ama niye öfkeli kalkar ki insan.. Her sabah yatağınızdan kalkmadan gözlerinizi açar açmaz hemen bir gülüverin..Gülerek kalkın ki, olmaz işleriniz yoluna girsin. Güne keyifli başlayın negatif problemler pozitif auranizin enerjisinde eriyip gitsin. Dedem derdi ki; oğlum uyurken bile yüzün gülüyor gibi olsun..Hakikaten o uyurken ben keyifli olduğunu ve güldüğünü düşünürdüm.

Sirke satmak en kolayı, ya gülebilmek.. Kinden, nefretten, kıskançlıktan uzak durabilmek…

Kavgayı, ağacın yaprağına yaz,

Sonbahar gelsin, yapraklar kururusun diye.

Kin’i rüzgara ver,

deli deli esip dinsin diye.

Öfkeyi, bir bulutun üzerine yaz,

Yağmur yağsın, bulut yok olsun diye.

Ve dostluk ve sevgiyi

Yeni doğmuş bebeklerin yüreğine yaz,

Onlar büyüsün, dünyayı sarsın, diye…

Share

Toprak, Su, AteÅŸ, Hava

Â

DoÄŸduÄŸum ÅŸehir canım Antalya’mda, Lara’da Kum ÅŸehri adında bir alan var. Kumdan heykellerin yapıldığı hatta yaz başında yaÄŸan yaÄŸmurla bütün heykellerin yıkıldığı ve tekrar yapıldığı gazetelerde de yer aldı.
Bu alandaki heykellerin nasıl kum ve su ile yapıldığını aklım almıyordu. Ancak görünce anladım ki, hakikaten kum ve insan becerisinin sonucunda inşa ediliyor bu heykeller. Küçükken çok kumdan kaleler yaptım kova-kürekle ancak kumlarla bu kadar detaylı çalışmalar yapılabileceğine aklıma gelmezdi. Şimdi abarttığımı düşünenler olabilir.
 Â

Örnek olarak bir fotoğrafı büyük olarak koyacağım diğerlerini küçük resimlerini buraya koyacağım. Eğer talep olursa yüklemeyi planlıyorum.

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Â

Bina ve Banisi-1

Mimari ve insanoÄŸlu arasındaki iliÅŸki oldum olası ilgimi çekmiÅŸtir. Bu yaz Cunda ve Ayvalık yöresine yaptığım kısa ziyaret sırasında evlere ve mimari yapılarına çok dikkatli baktım. Bu gözlemime Ä°stanbul’daki Osmanlı mimarisi gözlemlerimle birleÅŸtirmeye çalıştır. Mimari iki unsuru bünyesinde barındırıyor; malzeme ve dizayn. Bu iki unsuru ÅŸekillendiren sonsuz nesneler olsa da ilk bakışta insan, ekonomi, kültür, iklim vs. gibi unsurların öne çıktığını görüyoruz.

Ä°nsanların bir bölgede yaÅŸarken kendi ihtiyaçlarına, ekonomik imkanlarına göre yaptırdıkları evlere bakıldığında Osmanlı imparatorluÄŸu içinde Rum tabir edilen Ortodoks halkın ev mimarisinin çok farklı olduÄŸunu gördüm. Öncelikle renklilik unsurunu tuÄŸla’nın kırmızısı ile birleÅŸtirmiÅŸlerdir. Kırmızının monotonluÄŸunu metal ve ahÅŸap malzeme ile ortadan kaldırmışlardır. Mimari de bina büyüdükçe monotonluÄŸu ortadan kaldırmak o kadar zorlaÅŸtığını düşünüyorum.

En büyük mimari yapılardan Süleymaniye camii’nde Mimar Sinan monotonluÄŸu küçük çıkıntılarla ve akış çizgileriyle bozmuÅŸ ve bir ahenk yakalamıştır. Niye istanbul’da taÅŸ ve tuÄŸla evlerin ağırlıkta olmadığını anlamakta zorlanıyorum.

Share