Sessizlikle mühürlemek

Definitely Maybe diye bir film izledim. Oradaki karakterlerden birisine babası yaşgününde Charlotte Brontë‘nin Jane Eyre isimli romanını hediye eder ve kapağına kızı için özel bir ithaf yazısı yazar. Kız bir şekilde evlerinden taşınırken bu kitabı kaybeder ve yıllar sonra onu seven erkek bu kitabı bir sahafta bulur.

Kitaptaki ithaf benim çok hoşuma gitti. Jane Eyre’i okuyanlara hiç de yabancı gelmeyecektir bu satırlar…Romanın içinden bir alıntıyla yapılan bu metindeki şu satırlar:

“The human heart has hidden treasures, In secret kept, in silence sealed; The thoughts, the hopes, the dreams, the pleasures, Whose charms were broken if revealed”

(Kabaca Türkçe çevirisi şöyle olur sanırım: Gönlümüzde sırlanmış ve sessizlikle mühürlenmiş ne hazineler saklıdır; düşünceler, ümitler, rüyalar, mutluluklar, ifşa edilerse hepsi cazibesini yitirir. )

benim gönlüme su serpti. Size de şifa olur diye düşündüm.

Share

Miles to go before

Whose woods these are I think I know.
His house is in the village, though;
He will not see me stopping here
To watch his woods fill up with snow.

My little horse must think it queer
To stop without a farmhouse near
Between the woods and frozen lake
The darkest evening of the year.

He gives his harness bells a shake
To ask if there’s some mistake.
The only other sound’s the sweep
Of easy wind and downy flake.

The woods are lovely, dark and deep,
But I have promises to keep,
And miles to go before I sleep,
And miles to go before I sleep.

Robert Frost

Share

Lamy, Dizayn ve Dolmakalem

lamy2000

Başlık göründüğü kadar derin değil aslında. Beyoğlu’nda İstiklal caddesinde Panter kitapevini bilmeyenini yoktur, ya da çoktur.. Neyse.. İşte oranın sahibi olduğunu zannettiğim beyefendi bana bir müjde verdi: Dolmakalem satışları artmış ve mürekkep satışları da dolaylı olarak yükselmiş. Şimdi esasında sevindirici olmakla birlikte çoğu insanın sadece dolmakalemle imza atmak için bu yolu tercih ettiğini biliyorum. Gerçekten kaç kişi günlük hayatında en az saati kadar dolmakalemini kullanıyordur. Kaç kişi onun yazmaktan büyük haz alıyordur.

Gelelim esas hikayeye.. Lamy markasını duymayanınız çoktur. Ancak en az iki senedir (benim bildiğim) Türkiye piyasasında yer alıyor.  Versatil uçlu kalemlerden tükenmezlere ve dolmakalemlere kadar güzel bir seriyi barındıyor. Benim hikayem dolmakalem üzerine.. Düşünülerek yapılmış bu insan dostu üzerine..

Lamy 2000 dolmakalemleri 1960’tan bu yana üretiliyor. Esasında biraz dolmakalemlerin mürekkep doldurma mekanizmalarını ve tercihlerini bilenler günümüzde sınırlı sayıda kalan pistonlu dolmakalem markalarını bilirler. Lamy bunlardan birisi değildir. Tek pistonlu modeli Lamy 2000’dir. Bu da ne kadar eski olduğunu ispatlamak için yeterlidir sanırım.

Heidelberg’in Lamy kalem firmasının tasarımcılarından birisi de Gerd A. Müller idi. Bauhaus akımının ortalığı kasıp kavurduğu altmışlarda Bay Müller bu dolmakalem’in tasarımını yaptı. Kendisinin birçok teknik aletin tasarımında imzası var .Bauhaus akımı modernizm ve işlevselliğin buluştuğu uygulamalardan birisidir. Altmışlı yıllarda dizayn edilen bu dolmakalem en az kırk yıldır ayakta durmayı başarıyor.

Dış görünüş olarak gayet sade ve dikkati çekmeyen bu dolmakalem tam olarak 1966 yılında piyasaya çıkarııldı. En dikkat çeken kısmı dolmakalemin klipsi, fırçalanmış alimünyumdan yapılmış ve sol yanında Lamy yazıyor. Klipsin altında üretildiği yerin yazılı olduğunu dikkatlice bakarsaniz görebilirsiniz. Klips rahatça farklı yerlere tutturulmak üzere fonksiyonel bir yay sistemine sahip. Kapak ve gövde siyah reçine’den üretilmiş. Gövde traşlandığı için mat bir görüntü veriyor. Kapağı çıkardığınızda uçun farklı dizaynı hemen dikkatinizi çeker. Beş farklı uç seçeneğine sahip. Mürekkep kullanımı konusunda cömert olan uç sistemi normalde alıştığınız ölçülerden biraz daha kalın yazıyor. Benim aldığım orta (M) uç neredeyse kalın (B) gibi yazıyor. Islak ıslak yazabiliyor olması benim sevdiğim özelliklerden birisi. Kesinlikle uçun üzerindeki zımparalı alimünyum kısım kalemin klasikliğini arttırıyor. Onun üzerindeki mürekkep göstergesi de gayet etkileyi. Ayrıca dolmakalem’in kapağını tutmak için dizayn edilen küçük dillerde estetik duruyor.

Dolmakalemin piston sistemini zar zor farkediyorsunuz. Hatta nereden açıldığını bile keşfetmeniz zaman alabilir.  Kullanıldıkça daha da akıcı bir hale gelen uç, her türlü kağıt üzerinde rahatça yazmaya müsait. Ben bu kalemi sevdim. Bu arada Lamy’ye Türkiye’ye Tekomofis getiriyor. Kendileriyle bir iki kere görüştüm, son derece nazik ve müşteri canlısı olduklarını müşahade ettim.

Fotoğrafları ben kendi kalemimle çektim. Umarım sizin de hoşunuza gider.

lamy2000fountaın

Share