
Konu çok spekülatif olduğu için fazla yorum yapmayacağım. Sadece Diplomasi mantığını anlatması açısından bir örnek olarak kabul edin. Ama sakın onlar mı? diye bir basmakalıp yaklaşım göstermeyin.
Jerry ile aynı üniversitede okuduk 2300 kişilik birinci sınıfta ikimiz de içki, kumar ve kızlarla özgürce tanışmanın sarhoşluğuyla sürekli beraberdik. Yatakhanedeki odamda her akşam poker ve 21 oynanır, barbut atılırdı. Oyunları ruletle de takviye edince, oda sahibi olarak banka ben olduğumdan iyi para kazanıyordum.
(Devam eder)Üniversiteden mezun olmamıza bir yıl kala İsrail Büyükelçiliği’nden bir iş bile aldık. Sandy’ye, Washington’da okuyan diplomat çocuklarını izlememizi, arkadaşlık kurmamızı önerdiler. Zor olmadı. 60’lı yıllarda hangi ülkeden gelirse gelsin yanaştığımız hemen her genç, ailesine, burjva değerlerine düşman olduğundan bize içini döküyordu. Hatta babası Belçika Büyükelçiliği’nde askeri ataşe olan bir kız bize elçiliğin Brüksel’le haberleşirken kullandığı şifreyi bile verdi. İsrailliler bize o kadar iyi para vermeye başladı ki derslere bile girmeye başladık, çünkü büyükelçilik bize üniversitede propaganda yapma işini de vermiştir. Edebiyat dersinde İsrailli yazarlardan, ekonomi dersinde Siyonistlerin başarılı iktisat politikasından, kimya seminerinde Nobel alan Yahudilerden bahsederek görevimizi yerine getiriyorduk. Yaptığımız propagandaya karşı çıkan hocalar hakkında da ırkçı olduklarına ilişkin şayialar çıkarıyor; imtihan soruları karşılığında öğrencileriyle sevişiyor, esrar partilerine katılıyor falan diye dedikodular yayıyorduk.
Gündüz Vassaf -Cennetin Dibi, ss. 30-31