Sen, mutluluğun resmini yapabilir misin ?

Dedin ki bana senin için resim yapmak istiyorum.

Benim için bizim oralardaki gün batımının resmini yapabilir misin sevdiğim?

Güneşin batışını ve o kırmızının yanan, yakan renklerini çizebilir misin?

Yaprakları dökülmüş ağaçların arasında filizlenen bahar çiçeklerini, bademleri, erikleri çizer misin?

Benim için gelecekteki güzel günlerin resmini yapar mısın?

Karakalem ya da yağlıboya hiç farketmez benim için, senin gözlerinin değdiği bir şey olsun yeter !

Öyle muazzam manzaraları çizeceğim diye uğraşma sevdiğim, benim için gözlerini çiz yeter!

Ama benim için benden birşey yapacaksan eğer,

seni gördüğüm andaki yüzümün ifadesini, kalbimin halini, ruhumun ferahlığını çizer misin?

Kalbimin atışının, yüreğimin yangınının, sen olmayınca katmerleşen yalnızlığımın resmini yapar mısın?

Ahh Mona Lisa, sen, mutluluğun resmini yapabilir misin ?

Nazım da Abidin Dino’ya şöyle sormuş:

sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?

işin kolayına kaçmadan ama

gül yanaklı bebesini emziren

melek yüzlü anneciğin resmini değil

ne

mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın

ne de

al çeperli elmanın

1961 yaz ortasındaki küba’nın resmini yapabilir misin?

çok şükür, çok şükür

bugünleri de gördüm

ölsem gam yemem gayrinin

resmini yapabilir misin üstad?

Nazim Hikmet

Abidin Dino şöyle cevap vermiş:

Kokusu buram buram tüten

Limanda simit satan çocuklar

Martıların telaşı bambaşka

İşçiler gözler yolunu.

İnebilseydin o vapurdan

Ayağında Varna’nın tozu

Yüreğinde ince bir sızı.

Mavi gözlerinde yanıp tutuşan

Hasretle kucaklayabilseydim

Seninle, bir daha.

Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi

Bağrımıza bassaydık seni Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Başında delikanlı şapkan,

Kolların sıvalı, kavgaya hazır

Bahriyeli adımlarla düşüp yola

Gidebilseydik meserret kahvesine,

İlk karşılaştığımız yere

Ve bir acı kahvemi içseydin.

Anlatsaydık

O günlerden, geçmişten, gelecekten,

Ne günler biterdi,

Ne geceler…

Dinerdi tüm acılar seninle

Bir düş olurdu ayrılığımız,

Anılarda kalan.

Ve dolaşsaydık Türkiye’yi

Bir baştan bir başa.

Yattığımız yerler müze olmuş,

Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Buna da ne tual yeterdi;

Ne boya…

Abidin Dino

Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.