Bir garip öldü diyeler
Soğuk su ile yuyalar
Üç günden sonra duyalar
Şöyle garip bencileyin
O kadar eminiz ki uzun yillar yaşayacağımızdan.. O kadar eminiz ki her başladığımız günü yorgun argın bitireceğimizi. Bu güvenimiz içinde bütün neşelerimizi, bütün keyiflerimizi, bütün arzularımızı hep ertelemeyi de adet edinmişiz kendimize.. Yapacağımız iyilikleri, sevindireceğimiz gönülleri, arayacağımız dostlarımızı hep ihmal ediyoruz. Siz değil ben ediyorum. Canımın parçası biricik kardeşimi ihmal ettiğim gibi..Geçtiğimiz Cuma günü sabahı yine bu ihmalim geldi karşıma dikildi… Ben ondan önce ağabeyini tanımıştım. Sınıf arkadaşımdı. Faruk’a benzemeyen kardeşi Bilal…Bilal…Neşeliydi, espiriliydi, heyecanlıydı, candandı..
Bilal’le uzun gecelerimiz oldu..Acılarımızı, neşelerimizi ve bazen cebimizdeki parayı paylaştık bazen endişelerimizi paylaştık. Yüksek lisans tezini düzenleyişimi dün gibi hatırlıyorum. Eğer becerebilseydi, Bilal’i yurtdışında doktoraya götürecektik.. Bilal’i kaybettim. Ama ben kardeşimi henüz kaybetmiştim yüreğimdeki yaranın kanaması dinmemişti bile..
Allahım benim yüreği kaldırır mı bu acıyı?
Yakup olmak bize mi düştü…
Meryem gibi ağlamak vakti mi şimdi..
Su damlası toprağa kavuşur ya
Hani yağmur göklerden boşalır ya
Öylesine aç ve öylesine yorgun yüreğim..
Ama var bir de tesellim..
O senin son nefesindeki mutlu tebessüm!
Bilal bu dünyada tanışmadın ama benim bir kardeşim var orada önce selam söyle benden….Sonra şikayet et beni, abin bana vefasızlık etti uğurlamaya gelmedi de.. Ardından kollarını aç ve onu yüreğine bas!
Emin emindir, sana vefa gösterir..Benim hatalarımı da affettirir!
Bilal Emin’e selam söyle, sen de selametle git! Yolun açık olsun, ağırlıkların hiç olmasın.. Ruhun mutlak huzurda mutluluk bulsun..