Gelin tanışalım-Ece Temelkuran

Okumak ve yazmak konusundaki takıntım bir yana…Hayatın kıyısında zaman zaman durabilmek takdir ettiğim bir harekettir. Bazen karmaşanın içinde o kadar kayboluyoruz ki, başlangıç noktamızı ve hedeflerimizi unutuyoruz. Dinlenmek için sırtüstü yüzmek yeterli olmuyor. Kıyıya çıkıp, nereden geliyoruz ve nereye gidiyoruz diye yorumlamamız gerekiyor. Hatta etrafımızdaki insanların neler yaptığını da düşünüp, arkadaş listemizi yenilememiz gerekiyor, sanırım…

Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında filmini de sevmiştim. Ece Temelkuran’ın yazdığı bu yazı bana dokundu…Paylaşayım dedim!

MERHABA. Tanışalım. Dilerseniz şöyle yapalım, önce ben biraz kendimden söz edeyim. Baktınız hoşunuza gitti, belki siz de biraz kendinizden bahsedersiniz. Tanışmış oluruz. Tanışmak iyidir nereden baksan. Ya bir ihtimal daha elenir hayattan ya da bakarsın, belli mi olur canım, iyi bir şey de
çıkabilir bu işin altından.

Hakkımda türlü cilalı rivayet vardır, kulak asmayın. Ben, yeryüzü kayıtları tutan
biriyim. “Hakikat işçisi” deyin, “yazı gündelikçisi” deyin. Bakarsın bir gün gelir,
şu enayi insanlığın durumu biraz olsun iyileşir diye kâh efkârla, kâh neşeyle 
bekleyen biriyim. Söyleyeyim de yükü kalksın üzerimden. Televizyonda reklamlarımı yaptılar sağolsunlar, o kadar da “dünyayı kurtaran kadın” olmayabilirim. Kafam bozulduğunda sadece ağaçlara ve çocukların espri
yeteneğine inanan biriyim. Ve ben de tıpkı sizin gibi, ancak şansım yaver giderse güzel fotoğraflarıma benzerim.

Epi topu iki kötü alışkanlığım var. Birincisi sigara içerim. Rahatsız olursanız
söndürürüm. Ama çaresi yok, ikincisinin dumanı size de gelir. Kusura bakmayın, bazen tütünü değil insanın kalbini yakan hikâyelerden bahsederim. Söndürürseniz rahatsız olurum.

Hiç belli olmaz. Bakarsın, sırta havlu koyan anne elinden, bahar gelince yola
çıkmanın rüzgârından, günahın sevaptan hep daha tatlı olduğundan, insanın gönlü birine kayınca nar gibi dağılan kalbinden, bir kızın eteği uçuşunca dünyanın fazladan iki tur daha attığından söz edebilirim. Sonra bir daha bakarsın ki… Allah allah? İşten atılınca yakılan sigaranın dumanını, dağlarda bir çocuğun nasıl parçalandığını, bambaşka ülkelerde yaşayan insanların
kederini, “Ne olacak arkadaş bu memleketin hali”ni, efendilerin kibrine
duyduğum tiksintisiyi anlatmışım. Vallahi cânım efendim, ne yalan söyleyeyim, söz veremem.

En bozulduğum şey bir ömürde tek bir hayat olmasıdır. Bunu sıklıkla söylerim.
Anaokulundayken ismimi “Aydeniz” olarak değiştirmiş olmam bu talihsizliğe karşı ilk şanlı direnişimdir. En ciddiye aldığım şey yazıdır. Kelimeleri ve sözleri son derece ciddiye alırım.
Kadınlar, dünya üzerinde yaşayan, verilmiş sözlere inanan son canlı türüdür. Bunun da mesela yeterince ciddiye alınmadığını düşünürüm.
En sevmediğim şey öfkeli yazılar yazmaktır ve bunu gerekli sıklıkta yaparım.
Sabah kalkınca siz de onu görürsünüz ve “Oh be!” dersiniz, yalnız değilim. Böylece ikimiz beraber öfkeleniriz, bunu severim. “Oh be!” derim, “Dünya varmış”!
En sevdiğim şey kuzinedir. Bayılırım kuzineye. Kuzinenin kenarında şöyle
lezzetli bir yazı yazayım mesela, o sırada da dünyada kimsenin, bilhassa da çocukların başına kötü bir şey gelmesin, mutlu olabilirim. Gerçekleşmesi zor hayaller kurmaktan korkmadığım belli olmuştur herhalde.
En ilginç bulduğum şey insanlardır. Hepimizin sevilmemekten bu kadar çok
korkması ve sevilmek için bu kadar az şey yapması, sorarım size, enteresan değil midir? Ve günün birinde nasılsa bir enayinin bizi yine de sevmesi ve bunun bizim yüzümüzden olduğunu sanmamız… Garip değil mi şimdi bu?

Bu köşenin adının “Kıyıdan” olmasının sebebi de şudur, meraklısına söyleyeyim: Her şeyi görebilecek kadar yakında, günü gelince çekip gidebilecek kadar uzakta durmayı iyi bilirim. Az şeyi iyi bilirim, ama bilmediğimi bilirim, bu da önemlidir. Herkesin her şeyi olabileceği ama rezil
olamayacağı bir ülkede, kelimeleri ciddiye alan insanları hayal kırıklığına uğratmaktan hâlâ korkarım. Sanırım sadece bir tek de bundan korkarım. Ben de işte böyle biriyim. Ya siz azizim, siz nasıl birisiniz allasen?

Yazının orjinalini buradan okuyabilirsiniz.

Share

Yasaklarla yaşamak

Sigara yasaklarını için bir sürü yorum yapıldı. Sevin ya da sevmeyin bir yöntem tercih edildi. Her zamanki gibi ifratlarda çözümler aradık. Ben bu konuda gösterilen hassasiyetin eğitimde ve sağlıkta gösterilmediğine inanıyorum. Benim Bostancı sanayii’deki oto tamircisi ustam, “insanlar arabalarının kaportalarındaki çiziklere dikkat ettikleri kadar çocuklarının karakterlerine ve eğitimlerine dikkat etmiyor” der, her zaman. Doğru olduğunu zannediyorum.
Bu sigara yasağının en komik tarafı da televizyon kanallarında gösterilen filmlerdeki sigaraların çeşitli yöntemlerle kapatılması olduğunu düşünüyorum.
CNBCE, bu konuda bir ilke imza atarak tütün ve tütün mamüllerini çiçekle kapatıyor. Hem çok ilginç hem de çok ironik…
Sizce?

Share

The future-Leonard Cohen

Give me back my broken night
my mirrored room, my secret life
it’s lonely here,
there’s no one left to torture
Give me absolute control
over every living soul
And lie beside me, baby,
that’s an order!
Give me crack and anal sex
Take the only tree that’s left
and stuff it up the hole
in your culture
Give me back the Berlin wall
give me Stalin and St Paul
I’ve seen the future, brother:
it is murder.

Things are going to slide, slide in all directions
Won’t be nothing
Nothing you can measure anymore
The blizzard, the blizzard of the world
has crossed the threshold
and it has overturned
the order of the soul
When they said REPENT REPENT
I wonder what they meant
When they said REPENT REPENT
I wonder what they meant
When they said REPENT REPENT
I wonder what they meant

You don’t know me from the wind
you never will, you never did
I’m the little jew
who wrote the Bible
I’ve seen the nations rise and fall
I’ve heard their stories, heard them all
but love’s the only engine of survival
Your servant here, he has been told
to say it clear, to say it cold:
It’s over, it ain’t going
any further
And now the wheels of heaven stop
you feel the devil’s riding crop
Get ready for the future:
it is murder

Things are going to slide …

There’ll be the breaking of the ancient
western code
Your private life will suddenly explode
There’ll be phantoms
There’ll be fires on the road
and the white man dancing
You’ll see a woman
hanging upside down
her features covered by her fallen gown
and all the lousy little poets
coming round
tryin’ to sound like Charlie Manson
and the white man dancin’

Give me back the Berlin wall
Give me Stalin and St Paul
Give me Christ
or give me Hiroshima
Destroy another fetus now
We don’t like children anyhow
I’ve seen the future, baby:
it is murder

Things are going to slide …

When they said REPENT REPENT …

Share