Mutluyum, mutlusun, mutlusunuz nasıl olsa!

Kırılıyorum ve üzülüyorum ama sessizliği bozamıyorum. Hüküm giymişim sessizliğe…Dilim var ama anlatamıyorum. Bazen kelimeler dilimin üstünden kayıp ucuna kadar geliyor ama günyüzüne çıkaramıyorum. Uçurumların kenarında göğsümü yarıp, acılarımı ve kederlerimi atmak istiyorum. Ağlamak bile rahatlatmıyor artık…Bir soğuk zehir gibi zemheriler acılarımı hafifletiyor ancak..Bıçak gibi keskin dalgalar kanımı akıtıyor ve kılımı bile kıpırdatmıyorum. Vur, öldür ve parçalama; nefretini soğutuncaya ve hıncını alıncaya kadar uğraş benimle. Ben sessiz kalacağım. Bir sevdiğim taş yerine gül atıncaya kadar tutacağım hıçkırıklarımı.. O gül tenime deyince yedi kat gökleri parçalayacak kadar güçlü bağıracağım. Cebrail duyacak dertlerimi…İçimde kıyametler koparken ve gökler çalkalanırken feryadımla, ben bir meyyit kadar sessiz olacağım. Güleceğim ve güldüreceğim…Sıkıntılarınıza sihirli çözümler bulacağım. Uğradığım mekanlar bahar olacak, gül-gülistanlık dolacak.. Ama damarlarımda Cehennem alevinde ısınmış lavlar dolaşacak kan yerine.. Mesih soluğu derman getireceğim ölümcül dertlerinize.. Yüreğimi her adımda sokan zemberekli yılana inat..Hadi gel yine mutluluk yalanları söyleyeyim sana ve mutluluk masalları anlatayım sevda üzerine…

Gelin hep beraber yalanlarımızı anlatalım birbirimize ve mutluymuş gibi yapalım…Ben mi? Ben çok mutluyum çok!

Share

Ya içindesindir çevrenin ya da dışında

İnsanoğlunun Endüstri devriminden sonra yoğun ve hızlı üretim bandlarının kullanılmaya başlamasından sonra tarım kökenli ekonomi yerini sanayii odaklı geçime bırakmıştır. Çiftçilerin hakim olduğu toplumsal sınıflar zamanla işçilerin kontrolüne geçmiştir. Kapitalizm koyduğu kuralların devamlılığı için üretimin sürekliliği ve alım gücünün korunması temel unsur olarak ekonominin esasını oluşturdu. İnsanların daha fazla kazanma hırsı dramatik tabirle gözlerini kör etti. Fabrikaların artıklarını insafsızca derelere ve denizlere saldılar. Hayvanlar bu sularla büyümüş meralarda otlandılar ve ağır metalleri taşıdılar; o temiz ve değerli tabaklarımıza…Fabrikalarının depolarından ürünler kamyon kamyon çıkarken, bacalarından soluklandığımız havayı zehirlediler. Gözlerini para hırsı bürümüş patronlarımız, çocuklarımızın oyuncaklarına kadar el uzattılar. Kanserojen etkisi kesinleşmiş plastik maddeler ve kimyasallar renkli, gösterişli reklamlarla evlerimize taşındı. Evlerimizi inşa ederken kötü boyalar, eksik demirler kullandılar. Bunlarda yetmezmiş gibi evlerimizin yakınlarına taş ocakları açtılar. Ormanlarımızı kesip, yakıp yerine binalar diktiler. Kocaman kocaman beton yığınlarıyla artık nefes alamaz hale geldik. Bu muhteris insanlar inşaatlar için yeryüzüne yüzlerce metre aşağıya inen oyuklar açtılar. Çimento tozlarıyla ve taş ocaklarının kirleriyle ciğerlerimizdeki nefeslerimizi kirlettiler. Benden sonra “Nuh tufan” diyen bu zihniyetin sahiplerini başka yerlerde aramanıza gerek yok. Onlar aramızdalar…Unutmayın lütfen çocuklarımızdan ödünç aldığımız bir dünyada yaşıyoruz.

Eğer arabanızın bakımlarını yaptırmadığınız için karbonmonoksit oranı yüksek bir araç kullanıyorsanız,

Eğer insafsızca kağıtları tüketiyorsanız,

Eğer ozon tabakasını delen gazlara sahip deodorantlar kullanıyorsanız,

Eğer çılgınca elektrik tüketiyorsanız,

siz de onlardan birisiniz.

Gelin bir adım atalım!

Size iki seçenek sunarak başlamak istiyorum.

Birincisi Localcooling.com adresinden indirebileceğiniz ve küresel ısınmayı bilgisayarınızın enerji tüketimini kontrol ederek önlemek isteyen bir program. Hatta bu program enerji sarfiyatınıza ait istatistiği bile size gösteriyor. İlk gösterdiği veri de bu programı kullanarak kaç ağacı kurtardığınız. Gerçekten rahatlatıcı bir yaklaşım.

Sunacağım ikinci seçenek yazıcılardan baskı alırken arada kalan beyaz sayfaları basmanızı engelliyor. Böylece kağıt israfı yapmanızı önlemiş oluyor. Hatta kolayca PDF dosyaları üretmenize bile yardım ediyor. Greenprint programının deneme sürümünü indirebilir, beğenirseniz de alabilirsiniz.

Share

Dil Yaresi

Böyle bir web sitesine sahip olmanın olumlu ve olumsuz birçok yönü var. Bence en olumsuz yönü devamlı bir şeyler yazmak gerektiğini düşünmenin oluşturduğu baskıdır. Bu yüzden zaman zaman hızlıca birşeyler karalamam gerektiğini düşünüyorum. Dar zamanda yazdığım ve imla hataları olan cümleleri sabırsızca yayınlıyorum. Durumun farkındayım. Bir kere daha bana kendi dilimi doğru kullanmam gerektiğini hatırlatanlara çok teşekkür ederim. Bütün bu hatalarıma rağmen yazılarımı okuyanlara da binlerce teşekkürler.

Share