Asfur

Uzun zamandan beri keyifle dinlediğim parçalardan birisi de Marcel Khalife’nin bestelediği Asfur şarkısıdır. Bu şarkı Türkiye’de Kardeş Türkülerin’in çıkardığı bir albümde tanınmıştır. Marcel bir çok kereler bu şarkıyı özgürlükleri elinde alınmışlara ithaf ettiğini söylemiştir. Ben bu şarkının hem Arapça hem de Türkçe anlamını ezbere bilecek kadar çok dinliyorum. Sizinle Türkçesini paylaşmak istedim. Gerçekten sevdiğim birisi bu şarkının Türkçe sözlerini duymak istemediğini söylemişti..Büyüsünü bozmadığımı umuyorum.

Bir kuş baktı pencereden

“lûlû” diye seslendi

“beni yanında sakla, sakla beni

Ne olursun lûlû.”

“sen neredensin?” diye sordum ona,

“göğün sınırından” dedi

“nereden geliyorsun?” diye sordum,

“komşunun evinden” dedi

“kimden korkuyorsun?” diye sordum,

“karga kafesinden” dedi

“tüylerin nerede?” diye sordum,

“zaman uçurdu” dedi

Bir damla gözyaşı süzüldü yanağından,

Kanatları büküldü

“yere sağlam basıp kendi yolumda yürüyeceğim” diyordu

Onun yaralı hali gibi

Kalbimin yaraları da acı veriyordu bana

Zindanın demirlerini kıramadan

Kesildi sesi, kırıldı kanatları

Yürekleri bir kuş gibi ürkek ürkek kanat çırpanlar için bu şarkıyı dinleyin lütfen…

Share

Rüya


Carpaccio

Bir rüya görüyorum ama bitirmiyorum,

Gözlerimi sımsıkı kapatıyorum..

Açmıyorum, açmayacağım..

Tabirini vermeye Yusuf gelmeyecekse,

Her rengi bir yağmur tablosu gibi eriyecekse,

Bütün lezzetler elem olacaksa,

Güzel bir son bulmayacaksa,

Uyandırmayın beni…

Gece yeni başlamışken

Alice gelmiş harikalar diyarından

Şimdi ne gözlerine bakınca eridiğimi,

Ne ruhumun seninkinin peşine takılıp gittiğini,

Ne de bir su olup sana doğru aktığımı

Ne de rüzgarlarda bir kuş tüyüyle uçtuğumu

Söylemek mümkün değil artık…

Küçülüyorum küçücük küçücük kalıyorum

Çimenler Selviler kadar uzamış;

Mutluluk önden gidiyor ben onu kovalıyorum

İçimde bir his var

İçimde biraz ar…

İçim ruhuma biraz dar,

Elini tutmak için soluk soluğa

Koşuyorum küçük adımlarla

Duruyorum gözlerim göremeyince seni

İç çeke çeke ağlıyorum

Oyuncağı alınmış çocuklar gibi

Annesinden ayrılmış yavrular gibi

Ya da bir annenin evladından ayrılışında ağladığı gibi..

Sen eğer bir ağacın arkasından çıkmayacaksan,

Uyanmak istiyorum..

Eğer yeniden ellerini uzatmayacaksan bana,

Gözlerime yeniden kalbinle bakmayacaksan.

Ellerinle yüzümü tutup beni seyretmeyeceksen..

Sıcaklığını hissetmeyeceksem..

Kahveyi seninle yudumlamayacaksam..

Yağmurlu bir günde şemsiyeyi paylaşmayacaksak..

Ben hayalinle yaşama ümidi için

Ümitlerimi sevebilmek için

Rüyalarımın güzelliği için..

Senin için uyuyacağım, hiç uyanmayacağım….

`Who can map out the various forces at play in one soul.’ Saint Augustine

`Hope is a waking dream.’ Aristotle

Share

Benzettim..

Gün doğarken deniz kızlarının çağrısına uydum
Dalgaların gün ışığıyla
Nasıl kayaları okşadığını duydum..
Bir martı pervane gibi dalarken suya ben de hayallerine daldım..
Seni şehire benzettim..

Öylece Boğaziçi’ne yatmış…
Saçlarını dalga dalga uzatmış..

Gözlerini Eyüb’e benzettim cıvıl cıvıl hep neşeli
Çok zaman oldu ben bakarken kendimden geçeli

Sesinde martıların sesi,
Fener’de camdan cama konuşmaların sıcaklığı
Ne zaman üşüse ruhum bedenimde,
Seninkinde arar yakınlığı…

Kokun ah o kokun….
Ne Mısır çarşısının baharatları
Ne de Üsküdar’ın attar dükkanları
En yakını belki de ıhlamur ve iğde dalları
En üstünde Yasemin’in çiçekli yaprakları

Ellerin İstanbul’un rüzgarları kadar yumuşak
Saçlarımı okşasan ve dağıtsan benimle konuşarak
Hani rüzgar da öper ya, insanları yüzlerinden
Hani öyle bir nefes olur ya içlerinden..
İşte öyle bedenime değil, ruhuma dokunarak…

Dudakların bir Erguvan gibi yakıyorsa gözlerimi
Boğazın akıntıları ve Kudüs gecesinin soğuğu…
Bir onlar bir de bendenin kesilen soluğu
Dudakların üzüm buğusu
Dudaklarında şarap kokusu
Hayatımın ve kalbimin büyüsü süslüyor sözlerimi

Share