Kızgınım

Bir damla kor kadar

Ansızın inen şimşek kadar

Okyanus dalgaları kadar

Bir insan kadar kızgınım

Bazen doğan güneşe

Bazen batan aya

Bazen seninle olmama

Bazen sensizliğime

Bazen seni benden çalana

Bazen beni benden alana

Ne hükmüm geçiyor kendime

Ne de söz fayda ediyor derdime

Kızgınım sadece kızgınım..

Sorardım kendime dolunaylı gecelerde

Sevgi an be an demlenirde kızgınlık olur mu diye

Dokunmak içindeki sana bir adım bir adım daha

Bakışlarımda nefret dağlarının arasındaki vaha

Kızgınım bir soluk nefes kadar kızgınım

Dakikaların vefasızlığına

İnsanların arsızlığına

Başkalarının varlığına

Sendeki yerimin darlığına

Herşeye kızgınım aslında

Kızgınlığım geleceğe ve geçmişe

Açılmamış duygulara

Kaybolmuş zamanlara

Gün görmemiş sözlere

Bakılmamış gözlere

Kızgınlığım benden kaçmana

Kaçıp kaçıp arkana bakmana

Bazen yokmuşum gibi yapmana

Ruhumu küçük küçük acıtmana

Bazen varlığına bazen yokluğuna

Ağlamama kızgınım

Gözyaşlarıma kızgınım

Sana kızgınım

Ona kızgınınım

Bana kızgınım

Yaptıklarıma kızgınım

Yapamadıklarıma kızgınım

Söylediklerime kızgınım

Söylemediklerime kızgınım

Varlığa ve hatta yokluğa bile kızgınım…

Kızgınlığımı bir sözle bir nefesle

bir dokunuşla

bir bakışla

yok etmemene kızgınım….

Yalnızca yaşadığım dertlerime

Gizli saklı kederlerime

Sonsuza giden seferlerime

Kısacası Sensizliğime

kızgınım….

Share

Kilitler ve Özgür ruhlar!

Kapılar, kilitler, duvarlar, tel örgüler, parmaklıklar birilerini ya da birşeyleri zabt etmek için insan zekasının icadıdır. Bazen dışarıdan gelecek tehditlere karşı bazen de içindekileri bulundukları yerde tutmak için kullanılır. Değerli metayı saklı tutmak için gösterilen bu gayret anlaşılabilir. Hatta başarılı olabileceğini de tahmin etmek zor değildir. Gel gelelim bir insanı engeller ve kilitler altında tutmak sanıldığı kadar kolay değildir.

Madde dünyasının şartları altında istenilen hedefe ulaşılsa bile manevi düzlemde beklenilen olmayacaktır. İnanmış, sevmiş ve sevdalanmış ruhlar için fiziksel sınırlamaların hiç bir anlamı yoktur. Onların ruhları hep özgürdür. Onların bedenleri tutuklu olsa bile gönülleri ve ruhları bir kuş kadar özgürdür. Bu ruhlar ve gönüller için mekansal uzaklığın hiç bir anlamı yoktur. Hatta zaman dilimlerindeki farklılığın bile önemi yoktur. Onlar sevdalarına sevdalanmış özgür insanlardır. Onlar rüzgar kadar keyfi, kuş tüyü kadar hafif, bir çöl gülü kadar asil, deniz kadar rahatlatıcıdırlar.

Hayattaki keyif bu ruhlardan ikisinin sevdasıdır. Hayattaki şans böyle bir ruhun dostluğuna sahip olmaktır. Hayattaki mutluluk bu özgür ruhlardan birisiyle tanışmaktır.

Share

Özledim..

Saatler saatler oldu ama ben yine seni özledim

Yollarda vadilerde tek kalmış ağaçlar gibi gözledim

Çok özledim..

Nefes gibi

Çiçek gibi

Su gibi

İç çekiş gibi….

Niye bu mağaranın bir sonu yok?

Niye geceler kalbime saplanmış ok?

Bu gece ben yalnız kalmak istiyorum

Gözyaşlarım zifirine düşecek dakikaların

Acı ancak meze olur özlemime

Söyledim binlerce defa söyleyeceğim

Ne bir kaf’a gücüm yeter ne de nun’a

Zayıflık gölgesidir vuran ruhuma

Bir yanda akrebin kıskacında vicdanım

Öbür yanda merhametine muhtacım

Bir parça çamurdan ibaretse bedenim

Nasıl oldu bilemeden, senin bendenim!

Sus söyleme

Kelimeleri

Nefesini

Nerdesini

Sözdesini

Gözdesini

Yüzdesini

Bestesini

Güftesini

Hiç bir şeyini ziyan etme!

Eğer bir kuş kanatlanırsa ışığa doğru yurdumdan

Göç varsa sana doğru ruhumdan

Ne Sina engel olur ne de Nuh tufanı

Olsada gücüm sarabilsem yaranı

Gül buğusu, Çiğdem kokusu

Yanaklarımda sicim sicim su

Heceledim harf harf ismini

Pervaneler hesaplar mı ateşini

Bu fasla ait ne varsa aklında

Ya da eksik kalmış aslında

Sarabilir mi bilmem özlemini…

Share