Yazmak ve Nobel ödülü

 Jean-Marie Gustave Le Clezio:

“Biri, günün birinde, yazıyı icat etmiştir. Bunu ne dünyayı izah etmek ne de anlamak için yapmıştır. Hareket etmek için icat etmiştir yazıyı. O günden bu yana, yazan insan önüne bakar ve soruları görmez. Soruları görecek zamanı yoktur. Soruları gürültülerdir. Eğer insan bir an dursa ve gürültülere kulak verse, yazısını yitirir. Kendini diğer gürültülerin içinde bulur.”

“Yazmak, sözcükleri seçmek değil, gereksiz gürültüleri duymamaya çalışmaktır. Sandalyeye oturmuş, dirseklerim plastik masaya dayalı bir şekilde, kulaklarımı gürültüye karşı tıkıyorum. Yazı yazmakta olan insan 150 desibelin ortasında sessizdir. Yazı yazmakta olan insan bir asansör kapsülünün içinde yükselmekte ve basmakta olduğu şeffaf yerin zemininden çok hızla ulaştığını görmekte. O, sürekli daha da yukarıya çıkmak için ne yapmak gerekitğini bilmekte…

Borulardan sözcüklerini dışarıya atmakta zirveye doğru kaymakta. Ama nedenini sormayın ona; yanıtını bilmez, kendi sahip olduğu güçleri tanımaz.”

Another Brick in the Wall Part 2 (Waters) 3:56

We don’t need no education
We dont need no thought control
No dark sarcasm in the classroom
Teachers leave them kids alone
Hey! Teachers! Leave them kids alone!
All in all it’s just another brick in the wall.
All in all you’re just another brick in the wall.

We don’t need no education
We dont need no thought control
No dark sarcasm in the classroom
Teachers leave them kids alone
Hey! Teachers! Leave them kids alone!
All in all it’s just another brick in the wall.
All in all you’re just another brick in the wall.

“Wrong, Do it again!”
“If you don’t eat yer meat, you can’t have any pudding. How can you
have any pudding if you don’t eat yer meat?”
“You! Yes, you behind the bikesheds, stand still laddy!”

Share

Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçecegi aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı.

Behçet Necatigil

Share

Don Kişot Komandoları

Konu çok spekülatif olduğu için fazla yorum yapmayacağım. Sadece Diplomasi mantığını anlatması açısından bir  örnek olarak  kabul edin. Ama sakın onlar mı? diye bir basmakalıp yaklaşım göstermeyin.

Jerry ile aynı üniversitede okuduk 2300 kişilik birinci sınıfta ikimiz de içki, kumar ve kızlarla özgürce tanışmanın sarhoşluğuyla sürekli beraberdik. Yatakhanedeki odamda her akşam poker ve 21 oynanır, barbut atılırdı. Oyunları ruletle de takviye edince, oda sahibi olarak banka ben olduğumdan iyi para kazanıyordum.

(Devam eder)Üniversiteden mezun olmamıza bir yıl kala İsrail Büyükelçiliği’nden bir iş bile aldık. Sandy’ye, Washington’da okuyan diplomat çocuklarını izlememizi, arkadaşlık kurmamızı önerdiler. Zor olmadı. 60’lı yıllarda hangi ülkeden gelirse gelsin yanaştığımız hemen her genç, ailesine, burjva değerlerine düşman olduğundan bize içini döküyordu. Hatta babası Belçika Büyükelçiliği’nde askeri ataşe olan bir kız bize elçiliğin Brüksel’le haberleşirken kullandığı şifreyi bile verdi. İsrailliler bize o kadar iyi para vermeye başladı ki derslere bile girmeye başladık, çünkü büyükelçilik bize üniversitede propaganda yapma işini de vermiştir. Edebiyat dersinde İsrailli yazarlardan, ekonomi dersinde Siyonistlerin başarılı iktisat politikasından, kimya seminerinde Nobel alan Yahudilerden bahsederek görevimizi yerine getiriyorduk. Yaptığımız propagandaya karşı çıkan hocalar hakkında da ırkçı olduklarına ilişkin şayialar çıkarıyor; imtihan soruları karşılığında öğrencileriyle sevişiyor, esrar partilerine katılıyor falan diye dedikodular yayıyorduk.

Gündüz Vassaf -Cennetin Dibi, ss. 30-31

Share