Bu toprakların üstünde yaşayan insanlar niçin ifrat ya da tefrit noktasında dururlar? Pandora’nın kutusunu şimdi açmak yerine kapalı tutayım..
Ela gözleri dalgın geniş alnı sararmış
Bir sanatkâr hastadır, Cemil hasta yatıyor.
Odayı bir matemin görünmez rengi sarmış
Başında duranların kalbi yorgun atıyor.
İnce parmaklarını ıslattı gözyaşları
Odanın sükûnunda hıçkırıklar inledi.
Hastanın yavaş yavaş çatılarak kaşları
Sanki derinden gelen bir sadayı dinledi.
Mukaddes elemini andı bir kere daha
Uzak serviliklere çevirerek yüzünü,
Ah ey gafil faniler iman edin Allah’a
Bir ilâhî ruhunda geldi işte son günü…
Çok kudretli oluyor bir dehanın gurubu
Ecel onun yanına sen de el bağlayıp gir.
Nefesinle titreyen fanilerden değil bu
Ölmeyen bir sanatkâr ölüm döşeğindedir.
Gökler geri alıyor yeryüzündeki sesini
Şimdi geniş alnında ebedin gölgesi var .
Başında ağlayanlar sonuncu bestesini
Ağır ağır kapanan gözlerinden duydular!..
Nazım HİKMET