Antalya’da baharı yakaladım

Çarşamba sabahı erkenden gün doğmadan Şile’deki biricik üniversitemin tanıtım programı dahilinde Antalya uçağına bindim. Gün doğarken güzel bir Antalya sabahına merhaba dedim. Benim bir zamanların küçücük şehri artık beton yığınlarının arasında kalabalıklar arasından ezilmekten korkan ve nefes alamayan bir çocuk kadar çaresizdi. Ama benim şehrimin baharı bütün şehirlerden farklıydı. Benim şehrimin kokusu turunçtu, portakaldı, limondu,bergamottu. Bütün güzelliklerin içinde denizi Akdeniz kadar maviydi. Bulutar en az Toroslar kadar yüksekti.

Antalya’daki önemli özel ve devlet okullarını gezdik. Gençlerimiz yorgun ve kafaları karışık; neden olduğu konusunda bir sürü fikrim var. Ama bu hamur çok su götüreceği için geçeceğim. Üniversitedeki öğrencilerimde de karşılaştığım benzer bir durum var. Gençlerimiz galiba hayal fukarası… Hayalleri olanları seviyorum. Antalya’dakib bir özel okuda öğrencilerden birisi üniversitemize cilt bakım bölümü açıp açmayacağımızı sordu. Biz de hep bir ağızdan hayır dedik. Herşeyde olduğu gibi bölüm açma konusunda da üniversitelerin dozu kaçırdığını düşünüyorum. Bu konuda akademisyenler olarak belirli bir dozu tutturmamız gerektiğine inanıyorum.

Akşam kısa bir gezi yaptığımda kekik ve portakal çiceği kokusunun birbirine karıştığını duydum.. Gündüz muhteşem mor salkımları ve Erguvanları ağaçlarını seyrettim. Antalya bize rağmen hala yeşil.. Benim çocukluğumun Antalyası olmadığı kesin.. Portakal bahçeleriyle dolu, gönülleriyle konuşan sıcak ve candan Akdeniz insanlarını pek bulmak mümkün olmuyor.. Ama orası benim…

Ben Antalya baharı buldum…

Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.