DÑ?иıз Kıзı

Geceler bilirim, sabahında uzun günler beklenir.

Yüzler bilirim, gözlerinde aşklar seyredilir.

Kıyılar bilirim, sahilinde umut gemileri gözlenir.

Garip bir rüya bu! Tıpkı küçükken gördüklerim gibi.

Günler var hep beklerim gelişini

Ve soluk soluğa her koşunun sonunda kaçırırım yine seni

Derim ki o zaman benimde bir nazlı yelkenlim olsa

Derim ki alıp götürse beni bu ıssız adadan deniz kızının

yanına

Nefesim rüzgar olsa da aşsak seninle okyanusları

Yüreğim rotan olsa da çarpsak deniz kızının olduğu kayaya.

Duygularım yelkenin olsada otursak deniz kızının gönül

sahillerine

Ah hayat hep hayal mi bunlar ?

Deniz kızı küçüklüğümde masallarınla uyudum dipsiz gecelerde

Rüyalarımda yârim oldun

Yüzerdim yüzerdim senin yanına varmak için nefessiz

kalıncaya, mecalim tükeninceye kadar.

Boğulduğumu görerek uyanırdım kan ter içinde o korkunç

rüyalardan…

İşte o zaman nazlı yelkenlimi hayal ederdim

Gövdemin gövdesi olduğu,nefesimin rüzgarı olduğu,

duygularımın dümeni olduğu yelkenlimi

O benim herÅŸeyimdi

Sana varmanın tek yolu ve tek çaresiydi.

O benim gülüşüm ,O benim duyuşum , O benim sesimdi.,

sana gelen…

ama hiç düşünmezdim sen bana bulutları gönder ve çağır

beni yanına

Deniz kızı geliyorum şimdi yanına ..

Azgın dalgalara inat

Hırçın rüzgarlara inat

Yalçın kayalara inat geliyorum!

Koşa koşa, nefes nefese ve çatlarcasına çarpan kalbinle

ölürcesine geliyorum! ….

Ey nazlı yelkenli n’olur , Götür beni O’na

Ve Ey Güzel Deniz Kızı bekle … bekle beni!

Dedim ya Ölürcesine geliyorum sana…

Share

Dolmakalem’e aşık olmak

Bütün bu yazı bir dergide Buket Uzuner’in kendi el yazısıyla sorulara cevap verdiÄŸi bir dolmakalem ilanıyla baÅŸladı dersem yalan söylemiÅŸ olurum. Küçüklüğümden beri güzel kalemlere özellikle de dolmakalemlere ve el yazısına bayılırım. Sevdiklerimin dolmakalem hediye alması beni çok sevindirir.
Ancak dolmakalem almak çok pahalı ve kültür birikimi gerektiren bir iştir. Hele de hediye olunca daha da zorlu hale gelir.
Ä°lk göreceÄŸiniz el yazısı Uzuner’e ait. Ä°kincisinin imzası altında. AÅŸağıdaki yazı en altta belirtilen kaynaklardan bir derlemedir. Bunu da emeÄŸe saygı açısından belirtmek isterim.


Kalem tüketimi ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre farklılıklar gösteriyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde mürekkepli kalemler kategorisinde roller kalemlerin başı çektiğini belirten Tüm Kırtasiye İmalatçıları İthalatçıları Derneği (TÜKİD) Başkanı Levent Artan, kurşun kalemler kategorisinde ağaç cidarlıların yoğun olarak kullanıldığını belirtiyor.
Ülkelerin gelişmişlik seviyesi düştükce katı mürekkepli tükenmez kalem tüketiminin arttığını dile getiren Artan, kurşun kalemler kategorisinde ise ağaç cidarlı kalemlerden, versatile (mekanik kurşun kalemler) doğru bir geçişin yaşandığını söyledi.

Türkiye’de mürekkepli kalemler kategorisinde tükenmez kalem en büyük payı alıyor. Türkiye’de dolmakalemi ilk üreten firma olarak bilinen Scrikss’in cirosu 5 milyon dolar. 1887’de kurulan Japon Mitsubishi Co.’nun Türkiye temsilciliÄŸini yapan Umi Yazı Gereçleri, Türkiye’de yılda yaklaşık 6 milyon adet Uniroller kalem satıyor. Firma 1979 yılında dünyanın ilk su bazlı kalemi ‘Uniball’ ile iyi bir çıkış yaptı.

MARKALAR

Parker: 1888’de telgraf eÄŸitmeni Wisconsin’de öğretmenlik yapan George Safford Parker, öğrencilerinin kalemlerinin mürekkep akıttığını söylemeleri üzerine Parker kalemlerini üretti. Tanesi 200 milyon lira ile 1,5 milyar lira arasında satılıyor.

Waterman: 1884’te Lewis Edson Edson Waterman, iÅŸ hayatının önemli kontratlarından birini imzalarken kalemi mürekkep akıtınca bunu baÅŸaramaz. Bunun üzerine kusursuz “mürekkep besleme ve akıtma�? tekniÄŸi geliÅŸtirir. 1889’da Paris’te “En Ãœstün Kalem�? ödülüne layık görüldü. Fiyatı 500 milyon lira ile 1 milyar lira arasında deÄŸiÅŸiyor.

Cross: Amerika ve Ä°rlanda’da üretiliyor. Ömür boyu garantili olarak satılıyor. Fiyatı 70 milyon lira ile 3,5 milyar lira arasında. Cross marka kalemlerin Türkiye distribütörlüğünü de yaptıklarını dile getiren Salih Karabulut, “Cross’ların ucu has altındır ve kullananın eline göre ÅŸekil alır. Yani baÅŸka biri bu marka kalemle yazamaz. Bir nevi evcil hayvan gibidir” diyor.

Mont Blanc: 1910 yılında kapaktaki kırmızı renk, 6 yuvarlak köşeli beyaz bir yıldızla deÄŸiÅŸtirildikten sonra, dolmakalem tarihinin en ünlü markasının doÄŸması için de fırsat yaratılmış oldu. Bir toplantı sırasında kapağın tepesindeki yıldız, bir dağın zirvesindeki buzula benzetilince, kalemlere Avrupa’nın en yüksek dağı olan Montblanc’ın isminin verilmesine karar verildi… Ä°ÅŸte dünyanın en pahalı kaleminin öyküsü.
Dolmakalemlerin halka yaygınlaştırılmasını amaçlayan Hamburglu Alman bir kırtasiyeci (Claus Johannes Voss), 1906 yılında yanına bir bankacı (Christian Lausen) ve bir mühendisi (Wilhelm Dziambor) de alarak mürekkep hazneli dolmakalem imalatına başladı. Şirketin kuruluş yıllarındaki adı “Simplo Dolmakalem Şirketi�? idi. “Simplo�? kelimesi İngilizce “basit�? anlamına gelen “simple�?dan türetilmiş bir sözcüktü. Şirketin ilk kalemleri siyah gövde üzerine kırmızı kapaklı olarak üretiliyordu ve bu sebeple “Rouge et Noir�? markasıyla satılıyordu.
1910 yılında kapaktaki kırmızı renk, 6 yuvarlak köşeli beyaz bir yıldızla değiştirildikten sonra, dolmakalem tarihinin en ünlü markasının doğması için de fırsat yaratılmış oldu. Bir toplantı sırasında kapağın tepesindeki yıldız, bir dağın zirvesindeki buzula benzetilince, kalemlere Avrupa’nın en yüksek dağı olan Montblanc’ın isminin verilmesine karar verildi.
Şirketin efsane haline gelen “Meisterstück�? (usta işi) markalı dolmakalemlerinin üretimi 1924 yılında başladı ve hâlâ elde üretilen bu kalemler, dünyanın en prestijli dolmakalem modeli olarak kabul ediliyor. 1920’li yılların sonlarında Montblanc kalemleri 60’tan fazla ülkede satılan bir prestij aksesuarı haline gelmişti.
1930 yılında Montblanc kalemlerde bugüne kadar gelen bir gelenek başlatıldı. Bu yıl ilk kez kalemlerin altın ucunun üzerine 4810 numarası işlendi. Bu rakam Montblanc Dağı’nın denizden yüksekliğiydi ve dolmakalemlerin üstün kalitesini simgeliyordu. 1934 yılında şirket ismini “MONTBLANC SIMPLO GmbH�? olarak değiştirdi. 1935 yılında şirket yönetimi Almanya’nın Offenbach şehrindeki bir deri üreticisini devralarak Montblanc markalı ilk deri ürünlerin üretimine başladılar..

2. Dünya Savaşı sırasında Almanya bombalanırken üretimini Danimarka’ya kaydıran Montblanc, savaş sonrası tesislerini hızla yeniden inşa eder.

Montegrappa: Birinci Dünya Savaşı sırasında Elmo markası ile üretimi yapılan bu kalemler çok geçmeden Ä°talya’nın Grappa dağından esinlenerek Montegrappa ismini aldı. Kalemlerin en büyük özelliÄŸi ise üretiminde mücevher teknikleri kullanılıyor. Türkiye’de artık distribütörü var. Fiyatı 4 milyar liranın üzerinde.

Fiyatlar
Mont Blanc: 246 – 850 euro arası
Waterman: 400 milyon lira
Cross: 50 – 500 milyon lira
Parker: 30 milyon – 1 milyar lira
St. Dupont: 30 – 130 dolar
Montegrappa: Yaklaşık 4 milyar lira

Dünya liderleri
George W. Bush Beyaz Saray’daki baÅŸkanlığı döneminde önemli kararlarına imzayı Cross marka kalem ile atıyormuÅŸ. Bill Clinton ise bir ‘kalemvaryemezi’ olarak nitelendiriliyor. Yani bir sürü kalemi var ama kullanmakta cimri. Clinton Parker ve Montegrappa meraklısıymış. Montegrappa tutkunu ise ünlü yazar Ernest Hemingway. Birinci Dünya Savaşı sırasında gönüllü ambülans ÅŸoförlüğü yaptığı dönemlerde sevdiklerine mektupları bu kalemle yazarmış. Montegrappa marka kalemlerin tutkunları arasında Rus lider Putin de var.

Türkiye’de Dolmakalem Siyaseti
Dolmakalem Başbakan Tayyip Erdoğan ile anamuhalefet lideri Deniz Baykal’ı aynı noktada buluşturdu. Çünkü ikisi de iflah olmaz birer kalem tutkunu. Erdoğan, cebinde sürekli küçük siyah bir Mont Blanc kalem taşıyor. İmzalar için ise, Meisterstück marka kalem kullanıyor. Erdoğan’ın kalem merakını doğrulayan başdanışmanı Nabi Avcı, “Meisterstück’ü özel kalem müdürü ve yardımcıları taşıyor. Onlar hakikaten Erdoğan’ın kalem işiyle de ilgileniyor.�? diyor.

Avcı, Erdoğan’ın kalem merakını bilen devlet başkanlarının kendisine sürekli kalem hediye ettiğini söylüyor. Başbakan’a en son Prens Charles özel yapım bir dolmakalem seti takdim etmiş. Kendisi de bir kalem tutkunu olan Avcı, Başbakan’ın kalemlerini içi gitse de görememekten yakınıyor. Avcı, Erdoğan’ın kalemlerini herkesten gizlediğini esprili sözlerle anlatıyor: “Başbakan’a çok esaslı kalemler geliyor. Ama nedense hiçbirini ortalıkta göremiyoruz. Neden çekiniyor, kimden saklıyor anlamıyorum.�?

Nabi Avcı, kalem merakını babasının kalın veresiye defterinin sayfalarını kolay çevirmek için arasına koyduğu silgili kurşun kalemlerin tetiklediğini anlatıyor. Avcı, özellikle sarı silgili kurşun kalem seviyor. Çocukluğunda babasının ceketinin mendil cebinde taşıdığı yeşil Pelikan 120’nin rüyalarını süslediğini kaydeden Avcı, şöyle devam ediyor: “Benim gözümde ulaşılmaz bir kalemdi. Epey tamir görmesine rağmen hâlâ onu kullanıyorum.�?
Babasından kalma Pelikan kalemi hâlâ kullanan Avcı’nın yüzlerce kalemi var. Ayrıca, bir hattat gibi kalemlerin traÅŸlarını da çöpe atmıyormuÅŸ. “Eskiden hattatlar kalem yontularını biriktirirler ve vasiyetlerinde o yontulardan yakılan ateÅŸle ısıtılan suyla yıkanmak isterlermiÅŸ. Ben de kalemlerin tıraÅŸlarını çöpe atmıyorum, ev ve iÅŸyerinde kavanozlarda saklıyorum” diyor.

Anamuhalefet partisi lideri Deniz Baykal da tam bir kalem âşığı. Özel Kalemi Nesrin Baytok’un anlattığına göre Baykal, bütün yazışmalarında mutlaka ucu düzgün yazan dolmakalemleri tercih ediyor. CHP lideri, mürekkep akıtıp birkaç gömleğini feda edince Mont Blanc marka dolmakalemini değiştirmek yerine ısrarla tamire göndermiş. Ancak bu ısrarı ona sonunda pahalıya mal olmuş. Nesrin Baytok, Baykal’ı kaleminden koparan olayı şöyle anlatıyor: “Deniz Bey’e başka bir kalem kullanması için çok ısrar ettik, hatta yeni kalem almayı bile teklif ettik. Ama masrafı sevmediği için bu teklifimizi geri çevirdi. En son kalemi tamir için verdiğimiz kırtasiyeci iflas edince ortadan kayboldu. Bizim kalem de gitti tabii. Deniz Bey kalemin bulunması için epey mücadele etti ama nafile. Kırtasiyecinin izini bulamadık.�?

Kaynaklar: Jörg Kirchbaum, Deutsche Standards: Montblanc, s.56, Stuttgart, 1988.
“Der weisse Stern als Statussymbol�?, Max Dergisi, 3/2003.
www.montblanc.com
MT / Selçuk Tuzcuoğlu
Zaman gazetesi
Milliyet gazetesi

Share